Aile, toplumun temel taşıdır.
Bu taşı sağlam tutan unsurların en önemlilerinden biri baba otoritesidir. Ancak son yıllarda babalık makamı sistemli bir şekilde yıpratılmakta, aile içindeki konumu değersizleştirilmekte ve babalar, şiddet unsuru olarak genellenerek toplumda itibarsızlaştırılmaktadır.
Oysa unutmamamız gereken temel gerçek şudur: Baba, ailenin direği; anne ise ailenin ruhudur. Bu iki unsurdan biri zarar gördüğünde, sadece bir birey değil, bütün bir aile dengesi sarsılır.
Tarih boyunca devletlerin yıkılması, çoğunlukla aile yapısının bozulmasıyla başlamıştır. Savaş meydanında düşmanı yenmenin en kestirme yolu, komutanını saf dışı bırakmaktır. Bugün ise benzer bir savaş, aile yapısı üzerinde oynanmaktadır. Babalar önce statü ve rollerini kaybettiler, ardından şahsiyet erozyonuna uğratıldılar. Onlara artık güvenilir bir rehber değil, potansiyel bir suçlu gözüyle bakılmaktadır.
Elbette erkeklerin hatasız, kusursuz olduğu söylenemez. Ancak aynı şekilde kadınlar da melek değildir. Mesele, bir cinsiyeti diğerine karşı yüceltmek ya da suçlamak değil; aileyi bir bütün olarak ele alıp güçlendirmektir.
Eğer bir baba evinde otoritesini kaybederse, anne de kraliçelik makamını yitirir. Çünkü evdeki huzurun temeli, denge ve uyumdur. Bugün iş hayatında CEO, müdür ya da üst düzey yönetici olan kadınlar, evlerine döndüklerinde ruhen bir boşluk hissediyorsa, bunun sebebi aile içindeki rol kaybıdır. Kadın, ancak yanında güçlü bir erkek olduğunda gerçekten mutlu ve huzurlu olabilir. Aynı şekilde bir erkek de ancak kendisini tamamlayan bir kadın ile gerçek anlamda ‘baba’ olabilir.
Popüler kültürün sunduğu “hür kadın, özgür kadın, güçlü kadın” kavramları, bireysel mutluluğu kutsarken, aileyi göz ardı etmektedir. Oysa bizim kültürümüzde var ettikçe var olmak esastır. Biz, bireysel benliğimizi değil, aile bağlarımızı güçlendirdiğimizde var oluruz.
Peki, çözüm nedir?
- Kadını ve erkeği rakip değil, tamamlayıcı unsurlar olarak görmek.
- Aile içi iletişimi ve empatiyi artıracak eğitim programları geliştirmek.
- Anne ve babaya rollerini yeniden kazandıracak toplumsal farkındalık oluşturmak.
- Kadına değer vermek ama bu değeri aileyi zayıflatan bir söylem üzerinden inşa etmemek.
Bir toplumu güçlü kılan ne ekonomik refah ne de siyasi istikrardır. Gerçek güç, kutsal aile birliğidir. Bugün aile yapımızı bilinçli şekilde tahrip eden anlayışa karşı durmazsak, yarın elimizde ne bir millet ne de bir medeniyet kalacaktır.
Gelecek nesillerimiz için, yuvalarımızda ışık yanmaya devam etsin. Babalar evinin reisi, anneler ise o hanenin ruhu olmaya devam etsin. Aile kutsalımıza sahip çıkalım!
Vesselâm
Sosyolog Berrin YAĞLIOĞLU