Milli irade, milli şuur, milli idrak, milli vicdan ve bize has bize özgü bize ait milli bir medeniyet; ancak ve kat a milli bir eğitim formülasyonu ile ortaya çıkabilir.

1. Tanzimat Fermanı’ndan (1839 - 1856’dan) bu yana yönümüzü batıya dönmemizden münhasır ithal müzik, ithal mimari, ithal kıyafet şekli ve tarzı ithal bir sosyal üst tabakaya ait bir yaşam şekli bize ait olmayanların içimize girişinin ilk kararı olmuştur.

Günümüze geldiğimizde ise en çok bize ait olmayan bizim gövdemizden uzamış dikenli dal ve budaklar milli nazenin Kutsi ruha batmakta, kanatmakta ve bilinç ve şuur üzere olan idrakleri çözüm ve çareler aramaya itmektedir. 

150 - 200 yıla yakındır daima batının hakikati; olmayan sahte hülyalarına kanarak geçirmiş olduğumuz ve eğitim sistemimizi Buna göre düzenlediğimiz bir toplumun içerisinde yaşamaya mahkum edilmiş durumdayız. Bizden olanlar öncelikle kendine kendisini kimliğini şahsiyetini karakter ve istikbalini şekillendiren nice nice kutsi değerlere ve bunları izah eden ses ve ruhlara yabancı bir toplum haline gelmiş durumdayız.

Artık öyle bir an gelmiştir ki bıçak kemiğe dayanmış Türkiye Yüzyılı Partisi Genel Başkanı Murat Şahin'in de ifade buyurdukları gibi küfre ve küffara çekilecek olan kılıçlar; Türk milletine ve okudukları okul içerisinde tehdit unsuru olarak kullanılabilecek kadar bastıkları toprağa yabancı o toprak için kan akıtarak vatana dönüştüren şehitlerimize, şühedaya yabancı, kendine yabancı bir neslin içinde kalmış bulunmaktayız. 

Eğitim ki Bir toplumu Medeni yapan en kıymetli en hassas akıllara vicdanlara ruhlara manaya ve sosyal hayata İnce nizam ve ayar veren çok hassas bir unsurdur. 

Ruh ve mana ve kutsalı olmayan eğitim sistemi canavarlaşan mühendisler merhametsizleşen doktorlar adaleti rüyanızda görürsünüz diye içinden sinsi sinsi geçiren avukatlar ve nicelerini meydana getirmektedir. 

Bununla da kalmayarak ticari hayatta garsonluktan danışmanlığa kadar, memuriyetten öğretmenliğe kadar birçok teknik konulardaki teknik elemanların yetiştirilmesi ve bunlara medeniyet usul ve adap ile beraber toplumla bütünleştirilmesi artık tedavi edilmesi zorunlu bir yara haline almıştır.

Benim eğitim sistemim; bana ait olan, benden olan, özü ile beslenmiş vakar ve heybetiyle çelikten bir irade ile mesleğine sımsıkı sarılarak her ne olursa olsun ve her ne konumda olursa olsun yaptığı mesleği Vatan borcu olarak kutsayarak icra eden yüreklere ihtiyaç vardır.

Bu ise ancak ; yüzünü ve yönünü kendi özündeki milli cevherlere dönerek akıl, vicdan, ruh ve beden varlığını bunlarla Vatan borcu şuuru ve idraki ile harmanlayarak ortaya çıkan kıymetli bir nesil ile gerçekleştirebiliriz.

Şimdi el ele, gönül gönüle; milli bir duruşun edasını ve borcunu gerçekleştirebilmek için milli eğitimin hakkını verebilmek için umut dolu yarınlara hep birlikte. 

Vesselâm 

Sosyolog

Berrin YAĞLIOĞLU