Biz Türkler, zaferden başka seçeneği olmayan bir milletiz.

Tarihimiz boyunca karanlığa karşı direndik; zulmü tanımadık, hakikatin ve adaletin sancağını taşımaktan bir an olsun geri durmadık. Ancak bugün, üzerimize kurulan yeni dünya düzeni, bizi kendi benliğimizden koparıp küresel sistemin tek tip bireyleri hâline getirmek istiyor. 

Kapitalist sistem, insan psikolojisini çözerek yapay bir tüketim kültürü inşa etti. Maksadı, insanları kendi oluşturduğu suni kültüre entegre ederek kimliksizleştirmek ve birer tüketim makinesine dönüştürmektir. Onlar için tek değer sermayedir; insanın ruhu, inancı, ahlakı ise onlara bir anlam ifade etmez. Her şeyin parayla ölçüldüğü bu düzende, insanın değeri banka hesaplarıyla kıyaslanıyor.

Emperyalist sistem, milletlerin tarihi ve kültürel derinliklerini yok etmeyi hedefler. Bizi biz yapan değerlerimizden, bilimsel ve tarihî birikimimizden kopararak, kendine bağımlı hâle getirmek ister. Bizi, onların efendiliğini kabul eden bir köle toplumu hâline getirmek için her türlü oyunu sahneye koymaktadırlar. 

Tarihimizi unutturdular, ecdadımıza düşman ettiler. Kendi köklerinden koparılmış bireyler, kimliksiz ve yönsüz birer figüre dönüştü. Bize öğretilen; “yılana dokunmadan yaşamanın akıllılık olduğu” oldu. Ancak bugün görüyoruz ki, kötülüğün yayılması için bizim ona bir zarar vermemize dahi gerek yok. Sadece “iyi” ve “doğru” olmamız, onların düşmanlığını çekmemiz için yeterli.

Bugün, küresel sistem bizden, bize ait olanı çalmak istiyor. Kendi öz benliğimizden kopmamızı ve manevi değerlerimizi kaybetmemizi istiyor. Popüler kültür adı altında sunulan plastik, naylon ve yapay yaşam tarzı ile bizleri kontrol altına almak için her yolu deniyorlar. Fakat bizler, geçmişimizi bilen ve öz benliğini koruyan nesiller yetiştirdiğimiz sürece onların planları boşa çıkacaktır.

Unutmayalım ki, tarih boyunca kötülüğün en büyük düşmanı, ona benzemeyenler olmuştur. Bizler de küresel emperyalizmin ve kapitalizmin dayattığı sahte kültüre karşı durduğumuz sürece, onların hedefi olmaya devam edeceğiz. Çünkü bizim ışığımız, onların karanlığını boğar; bizim ahlakımız, onların yozlaşmış düzenini tehdit eder.

Türk Milleti, İslam’ın sancaktarlığını yapmış, adaletin ve hakikatin yeryüzündeki temsilcisi olmuştur. Bunu bilenler, bizi bizden daha iyi tanıyanlar, içten çökertmek için türlü oyunlar sahnelemekte, içimizden hainler yetiştirerek bizi kendimizle vurmaktadırlar. Ancak unuttukları bir şey var: Tarih boyunca İslam’ın sancağına uzanan eller, Türk’ün bileğiyle kırılmıştır! Kur’an’a uzanan diller, Türk’ün kılıcıyla susturulmuştur!

Bugün, Türk milletinin özüne dönme günüdür! Ecdadın mirasını yeniden diriltme vaktidir! Mazlumların duası, hakkın ve hakikatin sesi olan Türk ordusunun nefesiyle yankılanmaktadır!

Titre ey küfür ve zalem! Titre ey emperyalist düzenin karanlık efendileri! Türk Milleti, cihana nefeslenmekte!

GÜN; BU GÜNDÜR!  
GÜN; KIYAMA KALKMA GÜNÜDÜR!

Sosyolog  
Berrin YAĞLIOĞLU