Aile toplumun en temel yapı taşıdır. Sadece insanların değil hayvanların da ailesi vardır. Aile bireylerin fiziksel, sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarının karşılandığı bir kurumdur. İnsanların sosyalleşmesinin başladığı ilk yer aile ortamıdır.
Aile insanlara güvenli bir gelişim alanı sunar. Canlıların korunmak için girdikleri yere sığınak denir. İnsanlar dış dünyanın tehlikelerinden saklanmak için korunaklara ve barınaklara ihtiyaç duyar. Hayvanların da yaşayabilmek için bir korunağa ve güvenli bir sığınağa ihtiyacı vardır. Sığınak başı dara düşen ve güven arayışında olan canlıların güvenle yaşadığı bir “habitat” ve “niş” olarak da ifade edilebilir. Bir ev insanları soğuktan ve sıcaktan korumak için güvenli bir ortam sunar. Fakat bunun çok ötesinde bir anlamı olan “aile” kavramının tanımladığı sağlıklı bir aile ortamı insanları maddi ve manevi her türlü tehlikelerden koruyabilir. Böylece aile bütünlüğünün korunması ve ailelerin sağlıklı birliktelik imkânı vermesi şartı ile sağlıklı bir aile bireyleri maddi ve manevi her türlü tehlikelerden koruyabilir. Böyle bir ortam aynı zamanda aile fertlerini koruyan ve ferahlatan tam bir sığınak olarak tanımlanabilir.
Sağlıklı bir ailenin fertleri öncelikle fiziksel olarak güvenli bir ortamda yaşamanın huzur ve rahatlığını yaşar. Aileyi teşekkül ettiren erkek ve kadın bir araya gelerek sevgi, saygı, güven, fedakârlık ve paylaşma ilkelerine bağlı kalarak iyi ve kötü günde birlikte olmayı kabul etmiş olurlar. Nikah akdi ile verilen bu sözlerin tutulması hiç de kolay değildir. Çocukların dünyaya gelmesi ile eşler arasında yaşanan ilişkinin boyutları da değişebilir. Zamanla karşılaşılan güçlükler ve yaşanılan sorunlar karı-koca arasındaki bağları zayıflatabilir. Duvarları atılan bombalara karşı dayanıksız olan bir sığınağın insanları koruyamadığı gibi aile bağları zayıflayan aile kurumu da aile fertlerini koruyamaz. Dış dünyanın bunaltıcı ve ezici baskılarından uzaklaşıp teneffüs edilecek sığınaktır aile. Fakat ne çare ki bu sığınak da zarar görmeye başlıyor. Aileye sığınarak rahatlamak isteyen aile fertleri huzur ve güveni ailelerinde değil de dışarıda aramaya başladığında aile kurumu çatırdamaya başlamış demektir. Yaşadığımız post modern dönemde dijital teknolojilerdeki baş döndürücü gelişmeler aile ortamlarındaki etkinlikleri de derinden etkiledi. Bugün aile ortamında birbiri ile konuşmak ve paylaşmak durumunda olan aile üyelerinin her biri küçük büyük fark etmeksizin akıllı telefon, bilgisayar ve televizyonun esaretine terk edilmiş bir durumda yaşamaya mahkûm edilmiş durumdadır. Bu durum ailenin fonksiyonlarını derinden etkilemektedir. Ailenin sosyalleştirici etkisi zayıflamakta hatta çocuklar ilkokula başlayana kadar konuşmayı bile öğrenememekte güçlük çekiyorlar. Bu nedenle üniversitelerde konuşma terapisti yetiştiren bölümler açılıyor.
Sonuç olarak ailenin gerçek bir sığınak olması için aile ortamının gerçek bir aile ortamı olması gerekir. Bu gerçeklik sevgi, saygı, ilgi, bilgi ve nezaketle örülmüş bir nakış gibi olmalıdır. Ailenin harcı olan bu ilkeler olmadığı taktirde ortaya çıkan güven bunalımı neticesinde sadakat, fedakârlık ve vefa gibi hasletlerin de ortadan kalkacağını söylemek kehanet olmayacaktır. Ailenin güçlü bir kale gibi güvenli bir sığınak olmasının temel şartı aile bireylerinin birbirine şartsız sevgi ve güven duymasına bağlıdır. Sevgi ve güven ise sağlıklı bir iletişimin temel şifreleridir. Sevmediğinize yaklaşamazsınız, güvenmediğinize de bağlanamazsınız. Güvenilmeyen kişiye saygı duyamazsınız ve aile birlikteliğini sürdüremezsiniz.
Sevgi, saygı, nezaket ve sağlıklı iletişimle süslenmiş ve üyeleri için tam bir güvenli sığınak haline gelen aileler olmak ümidiyle esen kalın.
Dr. Nadir Çomak
Aile Danışmanı