Dünya, bu büyük yıldırım harekâtına hayranlıkla bakarken, Türkiye’de ise 12 günde bir ülkenin baştan başa fethedilmesine anlam veremeyenler var.
Bu büyük başarıyı hazmedemeyen gafiller ve hainler çeşitli bahaneler üretmeye çalışıyor. Peki, bu fetih başarısının sırrı nedir?
Ortadoğu coğrafyasının kilit ülkesi olan Suriye, Hicaz ve Kudüs yolunu Müslümanlara açacak bir anahtar hükmündedir. Bu ülkenin fetihten önceki algılanış biçimine baktığımızda, kazanılan başarının ne kadar muazzam olduğu anlaşılacaktır. Terör örgütü Türkiye’nin güneyini kuşatmıştı. İran Şii rejimi, Suriye Nusayri Baas rejimi ile ortak hareket ediyordu. İsrail, Suriye’deki yerli ve Sünni Müslümanların göç etmesiyle, Fırat ve Dicle ırmaklarının kuzeyini almak için önünde hiçbir engel görmüyordu. Rusya ise savunma sistemleriyle aşılmaz bir dağ gibi görünüyordu. Peki, ne oldu da bu ümitsizlik veren kasvetli hava dağıldı ve bir anda güneş açtı?
Öncelikle, bu coğrafyanın kadim insanlarının 1400 yıllık (Sevad-ı Azam) İslam geleneği, bu bölgenin top ve tüfekle işgal edilemeyeceğini göstermiştir. Türkiye ile aynı inanca ve kültüre bağlı bu insanların yüreğinin Türkiye ile attığı gerçeğini göz ardı eden Batılı devletler, kendilerini tanrı gibi gören Siyonist terör devleti ve kendini firavun gibi gören ceberut ve zalim Esad rejimi, bu muazzam İslam birikimini anlayamamış ve hafife almışlardır. Her şeyden önemlisi, seküler değerler üzerine kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Müslüman halkının ve Osmanlı geleneği ile 5000 yıllık Türk devlet geleneğine sahip olan Türklerin, cihat ve organizasyon becerilerini kaybettiği yanılgısına düşmüşlerdir.
İkinci olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin cumhurbaşkanı ve devlet yönetimi kadrosunun dirayeti, tecrübesi ve üstün istihbarat ile askeri taktik becerilerinin ne denli gelişmiş olduğunu, iç ve dış düşmanlar asla fark edememiştir. Stratejik ve taktik Türk aklı, Suriye’yi içten fethetmiştir.
Üçüncü olarak, Türkiye’nin savunma sanayiine yaptığı yatırımların, dünya liderliğine yürüyen bir ülkenin ayak sesleri olduğunu, hiçbir iç ve dış düşman tahmin edememiştir.
(Fotoğraf: AFP)
Dördüncü olarak, Gazze’de şehit olan mazlumların şehadetleri, Müslümanların uyanışına vesile olmuş ve dünyanın İslam’a yönelmesini sağlamıştır. Bu gerçeği kimse öngörememiştir.
Beşinci olarak, “Beşer zulmeder, kader adalet eder” sırrınca, Suriye rejimiyle (Şii=Nusayri=Baas=PKK-YPG=Komünist=Emperyalist) işbirliği yapan şer cephesi tarafından katledilen masum insanların ruhunun dirileceğini kimse hesap edememiştir. Kader planına göre “İnsanlar plan yapar, Allah karar verir” hakikatini unutanlar, Allah’ın bir anda kara bulutları temizleyerek rahmet ve bereket dolu yağmurlar göndermesinin O’nun yüce şanından olduğunu idrak edememişlerdir.
Sonuç olarak, Suriye fethi bir diriliş müjdesidir. Yeni fetihlerin habercisi olan bu yıldırım harekâtı, Müslüman ülkelerin uyanışının ve yeni halk devrimlerinin müjdesidir. Bu fetih, Müslüman Cumhuriyetler Birliği’nin ayak sesleridir.
Ey zalim Siyonist terör devletinin alçak taraftarları, titreyin! Büyük İslam coğrafyası diriliyor, dünya İslam ile diriliyor.
Siyonistler ve işbirlikçileri gördü ki Müslümanlar, Kudüs ve Filistin coğrafyasını iki günde fethedebilir. İnşaallah.
Müslümanlara düşen, hayatın iman ve cihat demek olduğunu anlamak ve ona göre iman edip amel etmektir.
Türk’ün şanlı sancağını Allah’ın izniyle Kudüs’e de asacağız.
Dr. Nadir Çomak
17.12.2014