Beşiktaş, tamamen önde baskıyı planlamış şekilde sahada yer aldı.
İkili mücadelelerde sanki ligin başıymış gibi dimdik ayakta kaldı. Rakip seçme özelliğini Galatasaray’a karşı da göstererek, “Ligde yolu da yönü de ben belirlerim” dedi adeta.
Rafa Silva, “Bugün bu işi tek başıma çözerim, ne Immobile’ye ne de Semih’e ihtiyaç var” dercesine oynadı. Ligde üçüncülük yarışında sonuna kadar var olduğunu ve kupada da söz sahibi olacağını gösterdi.
Rafa’nın harika oyunu, Gedson’un çalışkanlığı, Mert’in gününde oluşu, defansın adeta hatasız oyunu ve bitmek bilmeyen enerjisi ile Solskjaer’in sadece ofansı düşünmesi, maçın skorunu Beşiktaş lehine çevirdi. Maçın kırılma anı ise Frankowski’nin kırmızı kartla oyundan atılması oldu.
Torreira’nın şık golü Galatasaray’ın verimsiz görüntüsüne bir nebze olsun su serpti. Ancak Emirhan, Paulista, Swenson ve Masuaku, asla aman vermedi. Beşiktaş, “Bu ligde benden başka namağlup şampiyon olunmaz” dercesine mücadele etti ve ligi iyice karıştırdı. Bu sonuç, muhakkak en çok Fenerbahçe’yi mutlu etmiştir.
Hakem de harika bir maç yönetti.