Bir mahalleli için devlet, düdük çalan mahalle bekçisidir. Bir işportacı için devlet, zabıtadır. Bir köylü için ise karakoldaki er bile devlettir. Tapu’daki memurdan, hastanedeki hademeye kadar…
Devlet, görev üstlenen kişinin davranışlarının ve tutumunun bütünüdür…
Bir asker düşünün ki, teğmenliğinden korgeneralliğine kadar devletin sevecen, babacan, güçlü, istikrarlı, iradeli, adil ve merhametli yüzünü göstersin.
Ama 40 yıl boyunca da; uyuşturucu tacirlerinin, teröristlerin, kamu düşmanlarının, yobazların ve her türlü çirkef işlerin mahirlerinin korkulu rüyası olsun.
Diyarbakır’dan Lice’ye gündüz giderken bile tereddüt edilirken, geceyarısı bölgenin her yerine seyahat edebilen bizlerin borcu, Halis Zafer Koç’a ve onun gibi şerefli askerleredir. Allah onlardan ebeden razı olsun.
“Halis Paşa’yı nasıl tanırız?” sorusuna, “Nereden başlasam ki?” diye felsefi, efkarlı ve az da küskün bir şekilde cevap verirdik belki de…
Onu Şirvan’a sorsaydık keşke, Tarsus’tan bilseydik onu…
Ya da Çaldıran bize anlatsaydı ya, yanında Beytüşşebap’ı da saatlerce dinleseydik…
“Bakın kahramanlık nasıl olunur… Bir gün Halis Zafer Koç Komutanımız…” diyerekten, Hakkari bize gösterseydi.
Elazığ; rast, beşiri ve hüzzam makamlarından birer türkü yaksaydı da onun için, ciğerimiz de yansaydı için için…
Hadi az da Bilecik aktarsaydı onun hikayesini…
Hele Diyarbakır!
Diyarbakır ve Diyarbakırlılar ona şiirlerden bir demet sunardı, bin hürmetle kasideler söylerdi. Bir küçük sokağa ve büyüyecek bin erkek çocuğuna ismi verilirdi…
Görev yaptığı her yerde, yüreklere ve ruhlara dokunan birinin vakitsiz emekliye ayrılmasının anlamsızlığı var üzerimde… “Devletimizin Bir Bildiği Vardır,” diyerek işin içinden çıkmak yerine; işin içine sokulan çomak ne, bilmek isterdim…
Orgeneral olması beklenirken, hiç beklenmedik bir şekilde emekliye ayrılan (!) Korgeneral Halis Zafer Koç’a kısa bir veda etmek istedim… Moralsiz ve halsiz bir şekilde.
Devlet Terbiyesini, Devlet Ciddiyetini ve Devlet İlkelerini şiar edinerek, bunun dersini en iyi şekilde anlatan müthiş bir akademisyendir de, Halis Zafer Koç.
Herhangi bir tarikatın - cemaatin etkisinde kalmamış, hiçbir ideolojinin esiri olmamış, devletinden aldığı maaştan başka hiçkimsenin rızkına tenezzül etmemiş karıncayı incitmekten çekinen ancak devlet ve millet düşmanlarının başını ezen laik, çağdaş, mağrur, cesur, cömert, asil ve adil Halis Zafer Koç’un, onu seven yüzbinlerce kişinin yerine, ellerinden öpüyorum.
Türk Askerinin Üniforması, elbetteki yetim ve öksüz kalmaz ancak o apoletler sessiz ve hazin bir hikayenin kırgınlığına gebe kalmıştır. Bu üzücüdür…
Halis Zafer Koç’a…
Allah sizinle olsun paşam. Zira siz, her zaman Hakk’ın ve halkın rızasını gözettiniz. Ben naçizane yazdım, yer ve gök de şahit olarak her iki cihanda da yazsın beni.
Selam, umut, sevgi ve dua ile…
KEMAL MUSTAFA AKINCI