Seçim üstüne seçim kazanan, neredeyse çeyrek asırdır devletimizi yöneten AK PARTİ’nin Genel Merkezi’nde oturan ya da kalbur üstü AK Partililerin çok kullandığı bir söylem var: Son yerel seçimlerde beklenilen oy gelmediğinden, Sayın Cumhurbaşkanımız rapor istiyor / bizden rapor istedi.

I M G 2918

Şimdi bu söylemin her anlamda kusurlu olduğunu düşünüyorum ve bu düşüncelerimi ispat etmeye çalışacağım. 

Neyin raporu?

Bu raporu kim/kimler hazırlıyor?

Bu raporu Cumhurbaşkanımıza ulaştıran kim?

Bu rapor hazırlanırken kimlerin düşünceleri ve talepleri baz alınıyor?

Bu devasa, tuğla tuğla dosyalı raporları okuyan kim?

Bu raporların edebi ya da akademik değeri ne kadar kaliteli? 

Her yıl hatta neredeyse her ay istenilen bu raporlarda söz konusu kritik sorunların çözümleri için kim nasıl bir formül geliştiriyor?

Ve onlarca, hangi sivili temsil ettiği belli olmayan STK temsilcilerinin, kanaatinden şüphe duyduğum kanaat önderlerinin, atama usulüyle gönderilen il ve ilçe başkanlarının kendi yeğenlerine hazırlattığı bu raporlar, cidden değer görüyor mu?!

Ki, okuyabildiğim birçok raporun “kopyala yapıştır” olarak bir başka rapordan alıntı hatta çalıntı olduğunu da görüyorum, düşünüyorum, duyuyorum…

Cumhurbaşkanımızın MİT’in, Emniyet’in, Jandarma’nın yani devletimize istihbarat sağlayan tüm kurum ve kuruluşlarının en tepesindeki isim olduğunu unutuyorlar sanırım… Sayın Erdoğan’a kimse “NEDEN - SONUÇ” ilişkisini anlatmıyor mu, sanıyorsunuz?! Doğrudan istişare ettiği, nitelikli danışmanlarının olmadığını mı sanıyorsunuz?!

I M G 2917-1

Bu raporların hazırlatılmasının birkaç ihtimal var: 

(1) Cumhurbaşkanımıza “Bakın efendim nasıl da harıl harıl çalışıyoruz,” imajını vermek isteyenler olabilir… Yani Cumhurbaşkanımızın bu yönde bir talimatından kendisinin bile haberi olmayabilir…

(2) “Raporu isteyen ben olayım da, rapor yazacak kişilerin hedefinde ben olmayayım. Raporlarda da ben övüleyim,” diyen Genel Merkez’deki arkadaşların isteği de olabilir…

(3) Cumhurbaşkanımızın kendisi “teşkilatçı siyaset” geleneğinden geldiğinden, üst düzey parti yöneticilerinin de öyle olmasını istiyor ya da daha üzücü olanı, öyle olduklarını sanıyor olabilir…

(4) Cumhurbaşkanımız parti içinden istediği nitelikli raporu henüz alamadığından, rapor isteğini yeniliyor da olabilir…

Ayrıca rapor yazmak işi; “-da, -de” ekini bile doğru yazamamış, bir kentteki yüzlerce merkez ve kırsal mahalleden sadece iki üç mahallesini lüks arabasıyla gezmiş kişilere mi kalmış?!

Şimdi söz konusu rapor belirli bir hedef kitleye yönelik yazılmalı değil mi! Yani oy vermeyen ya da oy vermekten vazgeçmiş kesim ile ilgili belirli bir araştırma yapılır, veriler toplanır ve sonra düzenlenir… vs. Şimdi burada rapor nasıl yazılır dersi vermek istemem…

Ama ilginçtir kendi seçmenlerinden alınan bilgilerle hazırlanıyor, aynı simalar aynı düşünceler aynı rutinler… Ve böylece hazırlanan bu raporların gerçekçiliğinden ve akılcılığından şüpheli olmam da kaçınılmaz oluyor.

Mesela ciddi ciddi soruyorum: Cumhuriyet Tarihi boyunca Kürtlere en büyük ve en geniş hakları sağlayan, Kürtçe yayınları ve eğitimi devlet eliyle sağlayan ve Kürtlerin temel hak ve özgürlükleri konusunda açılımlar yapan, ciddi toplantılar düzenleyen AK Parti Hükümeti iken; nasıl olur da Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da DEM Parti “Kürtlerin hakkını savunuyoruz,” diyerek rekor oylar alabilir?.. Bu sorun, çözüm ve sonuç hangi raporla sunuldu? Böyle bir rapor varsa, nasıl olur da DEM Parti her seçimde oylarını yükseltebiliyor?..

Ya da İstanbul’da, Ankara’da, Ege ve Akseniz şeridinde nasıl olur da iş yapmayan CHP’li belediyeler halen seçim kazanabiliyor?..

Rapor yazmak ayrı bir marifet, raporun ulaşmasını sağlayan büyük bir yetenek, raporu doğru yerden ve olması gibi istemek müthiş bir zerafet…

I M G 2919-1

Ayrıca Cumhurbaşkanımıza çok yakın ve en sadık isimlerden biri olan Sayın Metin Külünk’ün iddiasına göre de, söylediklerimin bir ispatı: Erdoğan’a seçim öncesi verilen raporlarda, sahte anketler sunuldu. Cumhurbaşkanımız yanlış yönlendirildi ve yönlendiriliyor da… (Metin Külünk) 

Vaktiyle iki ayrı konu hakkında, birbirlerinden bağımsız rapor yazan iki ayrı şehirde yaşayan iki dostuma sormuştum… (Raporun editörlüğünü yapmam için benden yardım istediklerinden ve konulara az da olsa vakıf olduğumdan sormuştum.)

A İsimli Dostuma: Neden filanca konuya değinmedin? (Allah şahittir ki bana söylediğini aynen iletiyorum.) “Olay … … Vali ile alakalı. Şimdi bununla ilgili yazarsam, bir şekilde Vali Bey de duyarsa, benim silah ruhsatımı onaylamaz! O nedenle filanca konuyu es geçtim.”

B İsimli Dostuma: Neden filanca konuya değinmedin? (Allah şahittir ki bana söylediğini aynen iletiyorum.) “Olay Milletvekilimiz … … ile alakalı. Şimdi bununla ilgili yazarsam, bir şekilde Vekil Bey de duyarsa, bu şehirde bana nefes aldırmaz. Şimdi durduk yere başıma iş almayayım!

O nedenle o filanca konuyu es geçtim.” 

Yani raporlar, rapor yazan kişinin/kişilerin çıkar ilişkisine, kaygılarına, korkularına ve gelecek beklentilerine göre de değişebilir… Bu nedenle raporların istenmesi ayrı bir kusur; raporların yazılması ayrı bir kusur haline gelebiliyor…

Yazımda, makul ve makbul rapor yazanları tenzih ediyorum tabi…

Güzel bir ülke, temiz bir toplum, sağlıklı bir gelecek için en güzel raporların yazılmasını ve bu raporların değerlendirilmesini dilerim.

Selam, Umut, Sevgi ve Dua İle…

KMA..