Sevgi ve Saygı,

Hz. Peygamber (s.a.v) insanlara karşı son derece saygılı ve nazikti.

 “Bir tarafa dönünce (sadece başını çevirmez) bütün vücuduyla dönerdi…” (Tirmizî Menâkıb, 8.)

Bu, karşısındakine ne kadar değer verdiğini gösterir. Değer veren de değer görür.

Hz. Ali (r.a.) Peygamber Efendimiz’i şöyle anlatırdı: 

“…İnsanların en iyi kalplisi, en cesuru ve en doğru sözlüsü idi. O ahlâk bakımından herkesten üstün, güzel iletişim yönüyle de herkesten daha geçimli idi. Onu aniden gören ondan heybet duyardı; onu tanıyarak beraber olan, kalpten severdi. Onu anlatan şöyle derdi: ‘Ben ne ondan önce ne de ondan sonra onun gibisini görmedim.’” (Tirmizî, Menâkıb, 8.)

Eşlerine karşı büyük bir sevgi ve yakınlık gösteren Rasûlullah Efendimiz, zaman zaman onlarla şakalaşır, onların hoşlarına gidecek hitap tarzlarıyla kendilerine hitap eder ve sevgisini gösterirdi. Hz. Âişe annemize, Uveyş-Ayşecik, Humeyra gibi onun hoşuna gidecek hitaplarda bulunduğu, kendisiyle koşu yarışı yaptığı, Hz. Âişe’nin başını omzuna dayayarak birlikte savaş oyunları oynayan Habeşlileri seyrettikleri bilinmektedir.

Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v) ilk eşi Hz. Hatice’ye büyük değer verir ve onu çok severdi. Mümkün olduğu kadar ona muhabbetini gösterirdi. Hz. Hatice vefat edince ağladı ve onun hatırasını her durumda muhafaza etti. Daha sonra en genç hanımı Hz. Âişe, “Ben vefatının üzerinden uzun bir zaman geçtiği halde Hatice’yi kıskandığım kadar hiç kimseyi kıskanmadım” demiştir. (Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 20; Müslim, Fezâilü’s-Sahâbe, 74-76.) 

Hz. Peygamber (s.a.v) bütün eşlerini sevmiş ve onlara sevgisini göstermiş olmakla birlikte hanımları arasında Hz. Hatice’den sonra en fazla Hz. Âişe’yi sevmiş, dünyada en çok kimi sevdiği sorusuna karşılık olarak onun adını vermiştir.

Hz. Âişe’ye olan bu farklı sevgi, onun dînî hükümleri iyi anlayıp, iyi kavrayıp muhâkeme ve muhafaza ederek insanlara aktarmak suretiyle İslâm’ın tebliğinde önemli bir görevi yerine getirmesinden kaynaklanıyordu.

Aile reisinin eşini sevdiğini söyleyip göstermesi, aile yuvasının devamı ve aradaki sevginin kökleşmesi açısından son derece önemlidir. Bunun içindir ki Hz. Peygamber (s.a.s.), gerçeği tam olarak yansıtmasa bile eşlerin birbirlerine karşı sevgilerini dile getirmelerinin yalan kapsamında değerlendirilmeyeceğini ifade etmektedir.

Hz. Peygamber (s.a.s.)’in hanımları arasında da uyum ve saygı vardı. Birbirlerini saygı ile anarlardı.

Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in hanımları İslâm hazinesini bize aktarmada en büyük anneliği yani şefkatliliği göstermişlerdir. Kendi dünya zevklerini bir tarafa bırakarak ümmetin önderinin ehl-i beytine yakışan bir olgunlukla, “Ey Peygamber Hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz…” âyetinde belirtilen misyona-göreve lâyık olmuşlardır. (Ahzâb sûresi 33/33.) 

Bazı âlimlere göre, İslâmî konuların dörtte biri, Hz. Âişe annemiz tarafından aktarılmıştır. (Sîret Ansiklopedisi, II, 122.)