Ben hukukçu değilim.

Vatandaşlık bilinci gayet iyi olan, okuyan, sorgulayan ve naçizane kalem oynatan ve arada birkaç kelam edebilen bir vatandaşım sadece…

Anayasa’mız darbeden kalma mı?!

Hayır. Çünkü yapılan referandumlarla gelen değişiklikler ve kanun hükmünde kararnamelerle, Anayasa’mız aslında gayet sivildir. Ki, “darbeci anayasa” olarak kalsaydı, 12 Eylül darbecilerini yargılayamazdık…

Ve devleti yöneten Hükümetlerin nazarında anayasanın uygulanmasında birtakım değişkenlikler olabilir. 

Mesela: Anayasa 3. , 42. , 66. Maddelere göre, Kürtçe yayın yapmak, eğitim ve öğretim mümkün değildir. Ancak TRT KURDİ gibi bir yayınla ve dil seçmeli okullarla bu maddeler, Anayasa 25. , 26. ve 27. Maddelere göre sağlanmıştır. 

Ya da tam tersini düşünelim…

Madde 25’e ve 26’ya göre: “Herkes fikrini özgürce söyleyebilir… Bundan dolayı da suçlanamaz ve kınanamaz…” Yazılmasına rağmen, şiir okuyan -ki bu şiir Milli Eğitim müfredatında da vardı- Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan hapis cezası almıştı. Demek ki, egemenler / iktidarlar Anayasa’yı görmezden gelmiş ya da Anayasa’nın bir başka maddesine göre hareket etmiş olabiliyormuş.

Teşbihte hata olmaz, Anayasa keskin bir materyaldir. Şöyle ki: Terzinin elinde kumaş biçer; kasabın elinde et keser, cerrahın elinde hayat kurtarır…

I M G 2834

Bu nedenle “Anayasa’nın nasıl ve nerede uygulanacağına bir nevi iktidarlar karar verebilir,” dersek sanırım hata olmayacaktır. 

Anayasalar, toplumsal mutabakatlardır. Şimdi diyeceksiniz ki, “Toplumun çoğunluğu değişmesini istiyor ama?” Eyvallah! Eğer böyle derseniz, iki soruya cevap vermek zorunda kalacaksınız?

  1. Hangi toplum? Neden ve neyi değiştirecek ki, yeni bir anayasa istiyor? 
  2. Toplumun çoğunluğuna ne kadar uymak zorundayız? Yani adalet ya da demokrasi demek, çoğunluğun istediği bir şey midir? Demokrasiler çoğunluğun değil, çoğulcu anlayışın ürünü değil midir! Adalet de, bir kişinin haklarına dair hususi bile olsa uygulanması temin ve tesis edilmesi gereken şey değil midir?

Şimdi Anayasa’nın ilk üç maddesini değiştirmek isteyenlere “ahmağa anlatırmış” gibi terbiyesizce bir ifadeyi kullanarak değil de; ilkokul seviyesinde anlatmaya çalışacağım…

Atatürk, 

Cumhuriyet, 

Laiklik, 

Ülkenin Bölünmez Bütünlüğü, 

Ankara’nın Başkentliği, 

Türk Bayrağı,

İstiklal Marşı…  

Bu sekiz unsur, Anayasa’nın ilk üç maddesidir. Ki, bu nedenle Anayasa 4. Madde’de der ki: İlk üç maddenin değişmesi teklif dahi edilemez. 

Şimdi soruyorum. Yukarıda yazdığım 8 unsurun hangisini değiştirmek istiyorsunuz?

Atatürk gitsin. (?) 

Tamam, gitti diyelim…

Kim gelecek?

Atatürk Milliyetçiliğinin ya da Atatürk’ün İlkelerinin ve İnkılaplarının yerine neyi bırakalım?

Cumhuriyet yerine de saltanat mı gelsin? Kafes sisteminde yetişen, ruhsal ve bedensel sorunları yaşayan şehzadeler mi yoksa taht kavgalarından binlerce kişinin kanını döken şehzadeler mi gelsin? 

I M G 2835

Laiklik yerine Afganistan, İran, Suudi, Pakistan gibi geri kalmış, 9-12-15 yaşlarındaki kızlarla evlenilmeyi meşru gören bir şeriat anlayışı mı gelmeli yoksa DAEŞ’in / IŞİD’in din anlayışındaki gibi iffetli kadınlar, köle pazarında mı satılmalı? 

Ankara’nın yanında hangi ikinci, üçüncü başkentleri istersiniz? Diyarbakır Karpuzu mu, Bursa Döneri mi, Konya’nın Etli Ekmeği’ni mi? Ne vereyim abilerime ve ablalarıma?!!!

Alışveriş uygulamasından sipariş mi veriyorsunuz yoksa ortaya karışık istediğiniz kebapçı salonu mu sandınız bu ülkeyi! 

Bu devlet; ciddiyeti, geleneği, ordusu, meclisi, terbiyesi ve sarsılmaz siniri olan bir devlettir. Devletimize kaos getirecek, ülkemizde kargaşa ve panik yaratacak, milletimizi asırlar öncesinin karanlığına mahkum bırakabilecek her türlü değişikliklerin konuşulması bile tehlikelidir. 

Sayın Zekeriya Yapıcıoğlu kendi seçmen kitlesinin bir kısmının taleplerini ve kendi ideolojisinin-ütopyasının gereğini söyledi. Kendisiyle aynı fikirde olmasam da, düşüncelerini cesurca söylemesine saygı duyuyorum ancak bu söylemler, Allah korusun ülkemizi bölmeye ve Allah korusun milletimizi paniğe sokmaya yönelik şeyler olacağından, kendisinin bir daha tekrarlamamasını ümit ediyorum… Ve yine Sayın Yapıcıoğlu’na TBMM’de ettiği “Laik Cumhuriyet’e ve Atatürk’ün İlke ve İnkılaplarına bağlılık” yeminini hatırlatmak istiyorum… 

I M G 2836

Sayın Erdoğan da Sayın Bahçeli de Sayın Özel de ve diğer partilerin kıymetli başkanları da, değerli milletvekillerimiz de, ülkemizi seven tüm yurttaşlarımız da bu yazdıklarımın makul ve makbul olduğunu benden çok daha iyi biliyordur.

Yaşasın Cumhuriyet…

Yaşasın Cumhuriyet…

Yaşasın Cumhuriyet…

Selam, Umut, Sevgi ve Dua İle…

KMA..