Geçici koruma statüsündeki Suriyeli sığınmacılar sorunu, gündemdeki yerini koruyor.
Ekonomiyle, hayat pahalılığı, işsizlik ve yoksulluk ile birlikte, daha uzun yıllar da koruyacak gibi görünüyor.
Çünkü dış politikayı, iç siyaseti, ekonomiyi, sosyolojiyi, demografiyi, iç ve dış güvenliği, hukuku, toplumsal huzuru doğrudan etkiliyor.
Göç İdaresi Başkanlığı 3.4 milyon Suriyeli sığınmacı olduğunu, toplam yabancı sayısını 5 milyona yaklaştığını açıklasa da, pek çok uzman, yorumcu ve gözlemci bu sayının daha fazla olduğunu ve hatta 10 milyon civarında olduğunu belirtiyor.
Bunun yanında Türkiye’ye düzensiz ve denetimsiz gelen yabancıların sayısının toplamda 13 milyonu bulduğunu ifade eden de var.
Suriyeli sığınmacılar sorunu, izlenen yanlış dış politikanın sonucu oluştuğunu düşünüyorum. 911 kilometre sınıra sahip olduğumuz Suriye’de, Mart 2011’de, ABD emperyalizminin kışkırtmasıyla başlayan sorun, kısa sürede tüm bölgeye yayıldı.
Maalesef önlem alınmazsa, mevcut doğum oranıyla Suriyelilerin, 2053 yılında Türkiye’deki sayısının 35 milyonu bulacağını öngören uzmanlar var.
Peki tüm bunların sebebi nedir ?
-Türkiye ABD politikalarını mı destekledi ?
-Şam’daki rejimi devirmek isteyen güçlere yardım edildi mi ?
-Türkiye gerçekçi, akılcı davranmadı mı ?
-Yanlış dış politika sonucu büyük bir yükün altına mı girdi ?
Suriye’de, büyük güç olarak Rusya, bölgesel güç olarak ise İran etkili.
ABD etkisi de yüksek ve PKK – PYD – YPG terör örgütünü destekliyor.
Bu sayede terör örgütü, gücünün çok ötesinde genişlikte bir alanda varlığını koruyor.
ABD ve Rusya farklı gerekçelerle, farklı yöntemlerle ve farklı hedeflere yönelik olarak
PKK – PYD – YPG terör örgütünü desteklediklerinden dolayı Türkiye’nin terörle mücadelesi de zorlaşıyor.
ABD ayrıca, yine ABD beslemesi bir terör örgütü olan IŞİD’e karşı da kullanıyor ve destekliyor.
Sorun nasıl çözülür ?
Suriye’de, rejimle temas kurmadan, sığınmacı sorununu çözmek olanaksız gibi duruyor !
Çünkü ülkemizde geçici koruma statüsündeki Suriyeliler, her şeyden önce Suriye vatandaşı. Ülkelerine dönmelerini sağlamak için hem ülkelerinin güvenli, huzurlu ve istikrarlı hale gelmesi hem de ülkelerine dönmeye istekli olmaları şart.
Mevcut durum, Türkiye için sağlıklı ve sürdürülebilir değil.
Dahası ise Şam’ın desteği olmadan, IŞİD terörüne karşı mücadele etmek de olanaksız.
Suriye lideri Esad’ın, Arap ülkeleriyle ilişkilerinin normalleşme sürecine girdiği, topraklarının önemli bölümünü geri aldığı, Şam’da kalıcı olduğunun ABD ve Avrupa tarafından kabul edildiği dikkate alınırsa, Türkiye’nin er ya da geç Esad’la görüşmesi gerektiği anlaşılıyor.
Dış politikada sorunları kişiselleştirmek, duygusal tepkiler vermek, inat etmek yarar getirmiyor çünkü…
ABD ne tek başına, ne Avrupalı müttefikleriyle, ne de Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar gibi bölgesel müttefikleriyle beraber, Esad’ı deviremedi.
Bu yüzden, PKK – PYD – YPG terör örgütüne “kara gücüm” diyor ve sürekli cepheye sürüyor. Avrupa da, Türkiye’nin, Suriyeli sığınmacıları Avrupa kapılarına ulaşmadan durdurmasından memnun tabiki !
Bu sebeple de sorunun çözümü,
öncelikle,
Ankara- Şam ilişkilerinin normalleşmesine bağlı diye düşünüyorum.