İçimizden bazıları “Müslümanız, yerliyiz, milliyiz ve dindarız.” diye ifade etse de düşünce ve davranışlarıyla kesinlikle böyle değiller.

Sözleri ve davranışlarıyla tam olarak tipik İngiliz gibi hareket ediyorlar.
Maalesef ki at iziyle it izi birbirine karışıyor  gibi. 

Şimdi diyorsunuz ki dünyada bir çok ulus varken bu kişileri neden İngiliz’e benzetiyorsun? 

Anlatayım neden olduğunu:
Asya ve Afrika’da yaşayan halkları en çok ezen ve sömüren İngiliz yönetimidir.

İngilizler, Doğuluları sömürüp Osmanlıyı yıkarken Mustafa Kemal çıktı. 
Başlattığı bağımsızlık savaşıyla bizi ve Doğuluları kölelikten kurtardı.
Bu da sömürge yönetimleri altında ezilen herkese ilham verdi. Asya ve Afrika’da büyük bir uyanışın habercisi oldu.

Bu sebeple, 
İngilizler Mustafa Kemal Atatürk’ü hiç sevmezler.

Mustafa Kemal’in saygınlığını yok etmek adına içimizden ayarttıkları Müslüman, Halife ve Şüyh’ü-l İslam görünümlü kişileri iş başına getirdiler.

Şunu bilmelisiniz ki, Batı’nın politikası hiç değişmedi.
Dünün İngiltere’si, günümüzün Amerika’sı…

En önemlisi de
Karadeniz’de Pontus, Ege’de Elen, Doğu’da Büyük Kürdistan gibi kukla devletçikler kurmak için uğraşıyorlar.
Bunu yapabilmek için de “aydın, din bilgini, devlet adamı” görünümlü kişileri devreye sokuyorlar. 
Çünkü ülkemizi ve milletimizi savaşarak dize getiremeyeceklerini biliyorlar.
Kaleyi içten fethederek bunu yapıyorlar, milletin dini hassasiyetlerini bildikleri için din üzerinden de gidiyorlar. 

Mesajla bu kişiler ne diyor ?
-Atatürk ve devrimleri önümüzü tıkıyor.
-Türkiye Cumhuriyeti bizi dinsiz yapıyor.
-Allah harflerimizi devirenleri kahretsin. 
-Vakıfları yok edenlere, Osmanlı’yı kovanlara lanet olsun.

Bu şeytani düşünceleri görüyor musunuz ?
Birlik ve barış içinde çalışarak güçlenmemize katkı sağlayacakları yerde şeytanlık peşinde koşuyorlar.

Bu yaftalamaları yapan kişiler her biri bir İngiliz ajanı ve aynı zamanda bir İngiliz kuyruğudur.

Sağlıklı bir ulusun bireyleri böylesi rezillere göz yumamaz ama rollerine çok iyi çalışmışlar ki milletin hassas olduğu din üzerinden yürüyorlar.

Türkiye Cumhuriyeti kölelikten kurtuldu ve bunu yapan da Mustafa Kemal Atatürk. 

Bir Mustafa Kemal Atatürk’ü olmayan birçok halka bakarsak hepsi köle!
Şeriat şeriat derken yöneticilerin işine yarayan yasalar uygulanıyor.
Yöneticilerine her şey serbest ve helal ama halka haram. 

Mustafa Kemal Atatürk gibi bir dâhiye saldırmak aptallıktır.
Anayasalar olmasaydı kişilerin de hakkı olmazdı. 
Bu kişilerin amacı, “Osmanlıyı kovdun, harflerimizi devirdin.” diye çığırtkanlık yaparak emellerine kavuşup ülkeyi 100 yıl geriye götürmektir.

Bu kişiler tam anlamıyla İngiliz ajanıdır ve Türkiye’yi bölmek istiyor.
Ajan derken aklıma Thomas Edward Lawrence geldi. 
Peki bu Lawrence kimdir, biliyor musunuz ?

Bu kişinin hayatını anlatmak isterim ve özellikle okumanızı tavsiye ederim.
Çünkü Lawrence’ye benzer kişilerin de olduğunu göreceksiniz !!

Lawrence, 
takma adı ile Arabistanlı Lawrence veya kendini Araplara tanıttığı ismi ile John Hume Ross, İngiliz ordu subayı, arkeolog, diplomat ve yazar.

İngilizlerin Orta Doğu’ya yayılma siyaseti istikametindeki faaliyetlerine katılıp 1910 yılında Türkiye‘ye geldi. Fırat Nehri kıyısında arkeolojik araştırmalar adı altında Zeugma‘da kazı yaparak bilgiler topladı.
Mezopotamya, Suriye, Filistin ve Mısır‘ı gezip İslam adetlerini öğrendi. Daha sonra İngiltere'ye dönerek 1911 yılında Oxford’da doktorasını verdi. Ardından yeniden Orta Doğu’ya döndü. Adalet ve barışın hüküm sürdüğü bu topraklardaki Arapları, Osmanlı Devleti'ne karşı kandırıp kışkırttı. Arapların birçoğu, Osmanlı ve Avrupalı devletlerin hakimiyetine karşı verdikleri özgürlük mücadelesine katkılarından dolayı(!) onu bir halk kahramanı olarak kabul etmektedirler.

İngilizler Lawrence'ı büyük savaş kahramanlarından biri olarak kabul etmektedir.Lawrence, yaşadığı bu dönemi, 1926 tarihli ''Bilgeliğin Yedi Sütunu'' (Seven Pillars of Wisdom) adlı otobiyografik eserinde anlatmıştır. Kitabında gerçekle hayali karıştırmaktan zevk aldığı aşikardır. Kitabında süslü bir anlatımla dile getirdiği iddiaların bir kısmı sonradan yalanlanmış ve aksi ispat edilmiştir. Türkler hakkında küçük düşürücü bir dil kullanmış, hatta tecavüze uğradığını iddia etmiştir. Daha sonradan bu iddia da yalanlanmış ve çürütülmüştür.
Thomas Edward Lawrence, I. Dünya Savaşı başladığında İngiliz ordusunda yüzbaşı rütbesiyle görev aldı. İlk tayin yeri olan Kahire‘de İngiliz Askeri Haberalma Servisi için çalıştı. Ekim 1916’da, Arap milli faaliyetlerini rapor etmesi için çöle gönderildi. Vazifesi, İttifak Devletleri safında harbe sokulan Osmanlı Devleti hakimiyetindeki Arap ülkelerinde isyan çıkartmaktı.

Yüzyıllardır Osmanlı hakimiyetinde huzur ve barış içinde yaşayan Araplara, kavmiyetçiliğin dini bağlardan daha önemli olduğu propagandasını yaptı.
Arap liderleriyle görüşüp onları Osmanlı Devleti'ne karşı isyana teşvik etti. Mekke şerifi Hüseyin bin Ali’nin oğlu Emir Faysal komutasındaki düzensiz birliklerle birlikte Osmanlı ordusuna karşı gerilla mücadelesi verdi. Arapları, Medine‘deki Osmanlı muhafız birliklerini şehirden çıkarmamaları konusunda ikna etti. Abdülaziz bin Sü’ud’a, İngiltere’den büyük miktarda para, silah, cephane, teçhizat ve levazım malzemesi sağladı.

Böylece Araplar, Türk kuvvetlerinin Hicaz’a malzeme getiren Hicaz demir yoluna yaptıkları saldırılara ağırlık verebildiler. Osmanlı askerleri de hem şehri hem de demir yolunu savunmak ve tamir etmek zorunda kalarak oyalandılar. Lawrence, Akaba ve Şam’ın işgalinde de önemli rol aldı. İsyancı Arapları Yemen, Filistin ve Irak cephelerinde İngilizlerin safında yer aldırttı.
Araplarla geçirdiği süre zarfında, gelenek ve yaşantılarına adapte oldu. Deve ile seyahat edip sıkı bir dostluk kurduğu Prens Faysal’ın hediye ettiği yerel kıyafetleri giymeye alıştı. Arap alemini Osmanlılardan ayırıp İngiltere’nin sömürgesi haline getirdi. I. Dünya Savaşı’nın sonlarında İngiliz hükümetini, Arapların bağımsızlığının İngilizlerin yararına olduğuna ikna etti.
Lawrence, 1918’de savaş muhabiri Lowell Thomas’ın belgesel film ve fotoğraflar çekmesine yardımcı oldu. Savaştan sonra bu belge niteliğindeki fotoğraf ve filmlerle dünya turuna çıkan Lowell Thomas, oldukça yüksek kazançlar elde etti. Lowell Thomas'ın Lawrence'ı büyük bir kahraman gibi göstermesi, Lawrence'ın da kendi anılarında bölgede daha önceden yüzlerce İngiliz ajanı tarafından yapılmış birçok şeyi kendine mal etmesi Lawrence'ın hak etmediği bir üne kavuşmasını sağladı.
Lawrence, Osmanlı Devleti'nin yıkılmasından sonra vazifesini tamamlamış olarak İngiltere’ye döndü. Birkaç kere adını değiştirdi. John Hume Ross adıyla İngiliz Hava Kuvvetlerine girdi. Casus olduğu anlaşılınca buradan uzaklaştırıldı. Thomas Edward Shaw adıyla önce tank birliklerinde, ardından yeniden Hava Kuvvetlerinde görev aldı.

Ülkemizde de din adamı kılığına girmiş ve ülkemizi dağıtmaya çalışan Lawrence’ye benzeyen tipler var mıdır ?