Zaman şuandır. Ve şu an, yitip gittiğinde geçmiş olarak anılacak ve bir gün unutulmaya yüz tutacaktır.

Burada ehemmiyet arz eden, geçmiş olarak anılması ya da unutulmaya yüz tutması mıdır? Elbette hayır. Önemli olan, geçmişten dersler almak ve ona göre yaşama bir şekil vermektir. Peki, bizler yaşamdaki geçmiş dönemlerden yeteri kadar ders aldık mı? Maalesef ki hayır.

Geçmişte yaşanan olaylardan kendi payımıza düşeni almamız oldukça önemli ve hayat memat meselesidir. Neden mi? Çünkü 6 Şubat 2023 tarihi, hayat memat meselesini özetler nitelikte bir tarih olup, milyonların gönlünde derin bir sızı bırakmış ve tüm ülkenin yasa boğulduğu bir gün olarak kayıtlara geçmiştir.

“Asrın felaketi” olarak anılan bu tarih, bir gün tozlu sayfalarda yer alacak olsa da tarihe önemle not edilmesi ve gereken derslerin artık çıkarılması gereken, boyutlar üstü bir felakettir.

Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan, 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler ülkemizde 11 ilde büyük yıkıma yol açarken, deprem yurdun hemen her yerinden ve çevre ülkelerden de hissedilmişti. Öylesine büyük bir felaket ki… Yüz bini aşkın yaralı, dile kolay on binlerce ölüm… Geride kalan acılar, yaşanmamışlıklar, hatta yaşanamamışlıklar… Sevgiler, hasretler ve ardında bıraktığı derin sızılar…

Hangi çocuk bu felakette yaşamını yitirmeyi hak etti? Ya da hangi bebek, hangi anne, hangi baba, hangi kardeş, hangi insan…

Depremler olur. Seller olur. Fırtınalar ve tufanlar olur. Bunlar, hayatın birer gerçeği olmaktan hiçbir zaman çıkmayacak. Peki, öncesinde yapmamız gerekenleri neden sonra yapmakta ısrarcı oluyoruz? Yitirdiğimiz canlarımız, yitirdiğimiz kanlarımız, kaybettiğimiz dostlarımız, sonunda kaybettiğimiz on binler… Acısını yaşayan milyonlar olduktan sonra mı harekete geçiyoruz? Üstelik hâlâ tam anlamıyla yeterli önlemler alınmıyor ülke genelinde.

Can pazarının yaşandığı o gün ve sonrasında, zihnimiz hatırlamak istemeyecek kadar kötü anılar biriktirdi. Bu kötü anılara mücadeleci bir ruh ile direnmeliyiz. Bu tür afetlerin tekrar yaşanması durumuna karşı ne tür önlemler alınabilir, ne tür projeler geliştirilebilir, nasıl bir yol izlenmelidir sorularına cevap aramalıyız. Derhal harekete geçmeli ve ivedilikle kentsel dönüşüme hız vermeliyiz.

Depreme dirençli kentler ve politikalar üretmek, ehemmiyet arz eden vicdani ve insani bir mecburiyet ve gerekliliktir.

6 Şubat depreminin 2. yıl dönümü olan bugün, acısını derinden hissettiğimiz; yaşamını yitiren kardeşlerimize Allah’tan rahmet, bu sızıyı hisseden tüm vatandaşlarımıza başsağlığı diliyorum.

Afetlere dirençli kentlerin oluşturulduğu bir Türkiye duasıyla…

Selam, sevgi ve muhabbetlerimle…

Eğitmen-Yazar

Ümit BAKIR