12 Mayıs, aslında 3 Temmuz 2011 günü Türk futbol tarihinin dinamiklerini yerinden değiştiren şike kumpasının altın vuruş operasyonudur!
Nasıl mı?
Anlatalım...
Fethullahçı Terör Örgütü'nün önemli kumpaslarında (Ergenekon, 17 Aralık Yolsuzluk Soruşturması vb.) başı çeken, aynı zamanda Galatasaray Spor Kulübü kongre üyesi de olan Savcı Zekeriya Öz, 3 Temmuz'da Fenerbahçe'ye karşı başlattığı sözde şike operasyonu ile beş ana branşta şampiyon olmuş bir kulübü, dua ve himmet saçan hocasının emriyle bitirmeye çalışmak istemiştir. Hanefi Avcı'nın yıllar evvel Haliçte Yaşayan Simonlar kitabında izah ettiği gibi "kes-kopyala-yapıştır" tapelerle, uydurma iddianameyi yazma görevi de özel yetkili tetikçi Savcı Mehmet Berk'e verilmişti. 3 Temmuz'da medyasından, savcısına, federasyonundan, hakimine top yekün iftira yağmuruna tutulan Fenerbahçe, tüm bu rezil ortamda hem kendini savunuyor hem de ligde şampiyonluk mücadelesi vermeye çalışıyordu!
Fenerbahçe, başkanı kumpas ile hapise atılmış, teknik direktörü ve futbolcuları hemen hemen her gün hapishane, adliye ve antrenman tesisleri arasında mekik dokurken, Galatasaray ne hikmetse küme düşmekten zor kurtulduğu sezonun akabinde, açık ara lider olarak sezonu tamamlamıştı. Sezonun bitimine bir kaç zaman kala yeni bir tezgah hazırlığı başlamıştı. Çünkü başkanı hapise atılan Fenerbahçe taraftarı öyle bir duruş göstermişti ki, dillere destan direniş örgütün eylem planlarında değişikliğe gitmesine neden olmuştu. Bu taraftar mutlaka cezalandırılmalı, kaosun boyutu artırılmalıydı!
Süper Final adını verdikleri bir düzmece sistemle kader değil, örgüt ilmek ilmek ağlarını örmüş ve her ne hikmetse şampiyonluk maçı Kadıköy'de Fenerbahçe - Galatasaray maçına kalmıştı. "Bir gol atsaydınız da kazansaydınız" diye durumu normalleştirmeye çalışanlara kulak tıkayın! Hiç bir şey ama hiç bir şey normal değildi. O gün stadyumdaydım. Maç hakemin üstün çabası ile 0-0 bitirilmiş ve Galatasay gecikmeli de olsa şampiyonluğunu ilan etmişti! Fenerbahçe taraftarı örgüt aleyhine tezahürat yapıp durumu protesto ederken, dönemin piyon polisleri, yani FETÖ polisleri çoktan talimat almış, biber gazı ve joplarla Fenerbahçe taraftarına saldırmaya başlamıştı bile. Çoluk- çocuk, genç-yaşlı, kadın demeden darp başlamış, örgüt ile Fenerbahçe taraftarının kavgası artık meydan muharebesine dönmüştü!
Galatasaray sözde Fenerbahçe stadında şampiyon olmuş ve kupa kaldıracaktı! 3 Temmuz'da Çağlayan Adliyesi'nde ateşledikleri fitil 12 Mayıs'ta Şükrü Saraçoğlu Stadyu'munda patlamıştı! Galatasaraylı yöneticiler telefonla pazarlıklara başlamış, kupayı Kadıköy'de kaldırmak istediklerini söylüyorlardı! İlgili yerler arandı. Kupa sahanın ortasında boş tribünlere kaldırıldı! Abdurrahim Albayrak tüm bu resimin baş mimarına "I LOVE YOU HOCAM" yazılı tişörtü ile olay mahalinden teşekkürü göndermeyi de ihmal etmiyordu!
Fenerbahçe camiasını madden ve manen bitirme çabası, mental açıdan tüketme hırsı ile örgüt tüm kozlarını oynamış ancak yine de Cumhuriyet'in son kalesini yıkamamıştı! Çünkü Fenerbahçe büyük lokmaydı ve gırtlaklarına takılmıştı!
Atatürk'ün izinden giden, Cumhuriyet'in kayıtsız şartsız savunucusu olan Fenerbahçe için biliyoruz ki ne 3 Temmuzlar bitecektir, ne 12 Mayıslar, ne 4 Nisanlar! Ama kapalı kapılar ardından hain planlar yaparak el ovuşturanlar bilmelidir ki, İslam Çupi'nin dediği gibi "Fenerbahçe o eli lavabona sokar..." Bakmayın tabi siz okumuş adam, lavabo demiş!