Geçtiğimiz günlerde bir arkadaş ziyaretine gittim. Hemen köşede boş bir alan gördüm yanaşıp camı açtım ve kapıda oturan genç adama: “ Arabayı park edebilir miyim?” diye sordum.

Sonradan öğrendiği türkçesiyle: “ Tabiki park edebilirsin abla”cevabını alınca, park ettim.
Tam teşekkür etmek için arabadan inecekken adamın yanında 7-8 yaşlarında fakat yaşından küçük görünen, fiziksel yetilerinin olmadığını düşündüğüm, bebek arabasında oturan bir kız çocuğuna ilişti gözlerim.
Arabandan inip selamlamak ve teşekkür etmek için yanlarına ilerledim. Genç adam elinde bir tabak ve kaşık küçük kız ile bana bakıyordu. “Sen ne kadar güzelsin,
ne kadar güzel görünüyorsun.”dedim. Çocuğun ürkek bakışlarını gördüm ve genç adama: “Beni anlıyor mu?” dedim. 
Hayır seni anlamaz abla, dedi.
Teşekkür ettim ve arkadaşıma ilerlerken geri döndüm.
“Bu güzel kızla siz mi ilgileniyorsunuz?” dedim.
“Evet benim kızım.” dedi.
“Çok gençsiniz çok erken baba olmuşsunuz.” dedim. 
Öyle derin iç çekti ki gözlerindeki burukluğu uzun süre unutamayacağım.
Sanırım kadın olmanın hassasiyetinden annesini aradı gözlerim. Merakla sordum:
Anne nerede çalışıyor mu?
Adam:
Hayır o bizi terketti.
Neden?
Öyle istedi, dedi. 
Çok kırılmış belli ki…
Konuşmak istemediğini anladım, tekrar iyi akşamlar diyerek arkadaşımın evine ilerledim. 
Kısa bir hoşgeldin karşılamasından sonra balkonda yemeğimizi yemeyi uygun gören arkadaşımla masaya geçtik.
Az önce olanları anlattım ve ondan da dinlemek istedim.
Genç adam yardım kabul etmeyip, hem evini geçindirmeye çalışırken hem de bakmak zorunda olduğu kızıyla ilgileniyordu. Anladığım kadarıyla normal bir mesaisi olan işe de kızı ile ilgilenmesi gerektiği için gidemiyordu.
Ev sahibinin oturdukları evi boşaltmalarını istediği fakat adamın aramasına rağmen ev bulamayınca şimdilik bulana kadar evde kalmalarına izin verildiğini öğrendim.
Üstelik oturduğum yerden arkadaşım anlatırken onları izliyordum.
Hani çok içerlediğinizde, ağlayamaz boğazınızda bir düğümle kalakalırsınız. İşte öyle boğazımda bir düğümle izledim.
Düşünün fiziksel olarak günlük ihtiyaçlarını gideremediği için biri tarafından beslenmesi gerekiyor, yürüyemediği için gezdirilmesi, akıl melekelerinin yerinde olmamasından dolayı altının temizlemesi, yıkanması, giydirilmesi, kişisel bakımlarının yapılması ve son derece ürkek olduğu için ilgi, şevkat ve sabır gösterilmesi…
Belki de çok dahası vardır.
Genç adam yemeğini yedirmişti.
Sanırım şimdi oyun zamanıydı. Kızını arabasından kucağına aldı ve sanki lunaparkta balerine oturtmuş gibi kendi etrafında döndürüyordu.
Nasıl gülüyor, nasıl mutluydu çocuk. O, güldükçe babası da gülüyor birlikte dönüyorlardı. 
Sahi neydi babalık?
Nicelerinin sağlıklı çocukları olmasına rağmen bir kez sarılmadığı, kucağına almadığı, öpüp saçlarını okşamadığı çocuklar vardı. 
Uzuvlarını kullanamıyordu, konuşamıyordu, yürüyemiyordu, yemeğini yiyemiyordu, tuvalet bilmiyordu ve aslında babasından, annesinden başka bir şey bilmiyordu bu güzel çocuk ama bir babanın sevebileceği en üst duyguyla seviliyordu.
Şanslımıydı?
Şanslıydı.
İzlerken  istemsiz süzülüyor yaşlar gözünüzden ve boğazınızdaki düğüm daha bir büyüyor, yutkunamıyorsunuz. Sanki yutkunursam sindirecek,unutacağım.
Bir süre sonra vedalaşıp kalktım. Onlar hala oynuyor, dönüyorlardı.
Genç adamın yanına gittim. Ona:
“Gördüğüm en güzel babasın onu çok sev olur mu?” dedim.
“Onu çok seviyorum zaten abla…”
“Hep sev!” diye yineledim.
“Severim abla!”
“Sen çok iyi bir babasın.” dedim.
“Ben baba dan anneyim.” dedi.
Baba dan anne!
Türkçesi iyi değildi. Anne gibi baba mı demek istemişti?
Arabaya bindim eve dönüşte yol boyunca boğazımdaki düğüm şişmiş, ağlayacaksan ağla be kadın! Der gibi tıkamıştı beni. Hala cümleyi oturmaya çalışıyordum. Babadan anneyim ben! Ağlamaya başladım.
Birazdan evime gideceğim, yatağıma gireceğim peki bu duyduğum ve gördüklerimle ne yapacağım?
Vicdanımın sesini kısamıyorum, günler oldu unutamıyorum. Evini terk eden anneyi yargılamıyorum ama böyle bir babanın varlığını, merhametini, sabrını, sevgisini;
depremde annelerini yitirmiş, enkazda uzuvlarını kaybetmiş, ailesiyle ebeveynleriyle bir arada olup babasının sevgisini,şevkatini, sıcacık bakışını bekleyen bütün çocuklara diliyorum. Anneniz ve anne gibi babanız olsun!