Değerli Arkadaşlar, Çok Kıymetli Büyüklerim, Sevgili Küçüklerim,

Hem bugünün anlam ve önemine binaen hem de gördüğüm lüzum üzerine bu paylaşımı yapma kararı aldım.

Malum, ülkemizin birtakım sorunları var. Hepimizin ekonomik, sağlık ya da kişisel sorunları olabilir. Ailesel sıkıntılarımız ya da farklı kaygılarımız da olabilir, çünkü hepimiz insanız.

Hayatımızda spor ve özellikle de futbol gibi bir olgu var. Oysa futbol, aslında oyun ve eğlenceden ibaret olması gereken, sadece seyir zevki vermesi gereken bir alan. Hatta birbirimizi incitmeden latife yapabileceğimiz, dostça kızdırabileceğimiz bir uğraş olarak görmemiz gerekir. Peki, bugün durum böyle mi?

Ne yazık ki kişisel sorunlarımızı futbol üzerinden gidermeye ve tuttuğumuz takımlar aracılığıyla hayatımızdaki ters giden olgulara refleks göstermeye başladık. Bu benim kişisel gözlemimdir; elbette herkes farklı düşünebilir, buna saygı duyarım.

Son dönemde özellikle futbol sahasında, Fenerbahçe-Galatasaray rekabeti üzerinden giderek artan bir gerginlik var. Bunu görmemek ya büyük bir saflık ya da art niyet gerektirir. Dolayısıyla ister fanatik, ister sağduyulu, ister orta düzeyde taraftar olsun, tuttuğumuz takım üzerinden bir etiketle anılır hale geldik.

Hangi paylaşımı yaparsak yapalım – ister yatıştırıcı ister coşkulu olsun – mutlaka bir tarafa çekiliyor ve yanlış anlaşılıyor.

Bu konu, ülkemizin önde gelen kanaat önderleri, entelektüelleri ve sağduyulu bireyleriyle yaptığım sohbetlerde de gündeme geliyor. Maalesef üzülerek söylüyorum ki, son haftada yaşanan bariz VAR hatası bu gerginliği daha da artırdı. Önümüzde, yaklaşık bir buçuk hafta sonra, şampiyonluğa doğrudan etki edecek bir derbi var.

Sosyal medyada yazdıklarıma bakıyorum; iş hayatında, sosyal çevremde ve ailece görüştüğümüz Galatasaraylı arkadaşlarımın bir kısmı ya beni sayfalarından çıkardı ya da münasebeti kesti. Üstelik ben mümkün olduğunca kimseyi incitmeden yazmaya çalışmama rağmen.

Bugünden itibaren, Harun Reşit Tığlı olarak, bu gerginliği körükleyecek veya kışkırtacak hiçbir paylaşımda bulunmayacağım.

Benim için asıl olan, futbol üzerinden yürütülen bu kavga ve kaosun figüranı olmamaktır. Zaten amacım ve şiarım da bu değildir. Bilakis, ülkemizde birlik ve beraberliğe hizmet eden paylaşımlar ve aksiyonlar benim için en büyük önceliktir.

Eski günlerdeki futbolu, o saf sporu özlüyorum. Fenerbahçe’yi ve Fenerbahçeli arkadaşlarımı nasıl seviyorsam, Galatasaraylı dostlarımı da aynı şekilde seviyorum. Sarı-kırmızı renklere gönül veren ve Fenerbahçe’ye karşı da saygılı olan, futbolu sadece futboldan ibaret gören tüm ezeli rakip taraftarlarına empati ile yaklaşıyor ve onların görüşlerine de saygı duyuyorum.

Bugüne kadar, Fenerbahçe’ye duyduğum bağlılık ve farkındalık nedeniyle paylaşımlarıma şüphe ile bakan, görmezden gelen veya yanlış anlayan arkadaşlarım varsa, lütfen haklarını helal etsinler. Çünkü bu gerginlik gerçekten kötü bir noktaya doğru gidiyor ve bunun renk ayrımı olmadan herkes tarafından görülmesi gerekiyor.

Devletimizin ve siyasi iradenin bu duruma el atması gerektiğini defalarca dile getirdim. Bu vesileyle bir kez daha Sn. Cumhurbaşkanımızın ve yetkililerin bu konuya müdahale etmeleri gerektiğini yineliyorum.

Her iki camianın liderleri olarak Sn. Dursun Özbek, Sn. Ali Koç ve hatta Sn. Serdar Adalı ile Sn. Ertuğrul Doğan’a, diğer kulüp yöneticilerine ve ülkemizdeki tüm futbol aktörlerine büyük sorumluluk düşüyor. Artık “bana ne” deme ve olanları görmezden gelme zamanı değil.

Ben de, denizde bir dalganın pırıltısı kadar bile olsa, elimden ne geliyorsa yapmaya hazırım.

Sevgi ve Saygılarımla,

Harun Reşit TIĞLI