Karahan, "Birincisi, aylık enflasyonun ana eğiliminin belirgin ve kalıcı bir düşüş göstermesi. İkincisi ise enflasyon beklentilerinin öngörülen tahmin aralığına yakınsaması. Her iki kriterde de alınacak bir miktar mesafe olduğunu değerlendiriyoruz. Bu nedenle, para politikasında sıkılığı korumaya devam edeceğiz" dedi.
TCMB Başkanı Fatih Karahan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda milletvekillerine sunum yaptı. Karahan, küresel ekonominin kademeli olarak toparlanacağını belirterek, "Merkez bankalarının para politikalarındaki temkinli duruşları sürmektedir. Küresel manşet ve çekirdek enflasyondaki düşüş devam ediyor. İş gücü piyasaları normalleşmeyi, hizmet enflasyonundaki katılıklar da zayıflamayı sürdürdü. Bununla birlikte bu zayıflama tüm gelişmiş ülkelerde aynı derecede güçlü olmadı. Enflasyon görünümüne bağlı olarak, birçok gelişmiş ülke merkez bankası da faiz indirim süreçlerine başladı" ifadelerini kullandı.
Karahan, yılın 2'nci çeyreğinde, yurt içi talebin yıllık bazda büyümeye katkısının belirgin olarak azalırken net ihracatın büyümeye verdiği pozitif katkının sürdüğünü kaydetti. Karahan, "Bu dönemde yurt içi talep büyümeye 1,2 puan katkı verirken, net ihracatın katkısı 1,3 puan olarak gerçekleşti. Böylelikle, harcama yönünden büyümenin kompozisyonunda daha dengeli bir talep görünümü izlendi" dedi.
'İÇ TALEPTE DENGELENME DEVAM EDECEK'
Yakın döneme ilişkin göstergelerin, yurt içi talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyonist etkisinin azaldığını teyit ettiğini bildiren Karahan, farklı yöntemlerle hesapladıkları göstergelerin 2'nci çeyrekte çıktı açığının gerilediğini gösterdiğini, bu gerilemenin 3'üncü çeyrekte de devam ettiğini tahmin ettiklerini söyledi. Karahan, "Bu noktada vurgulamak isterim ki; sıkı para politikamız sonucunda iç talepteki dengelenme devam edecektir. Yılın geri kalanında negatif düzeylere düşecek olan çıktı açığı, dezenflasyon sürecinin önemli bir bileşeni olacaktır. Cari işlemler dengesindeki iyileşme devam etmektedir. İç talepteki dengelenmeyle uyumlu olarak dış ticaret dengesindeki iyileşmenin devam ettiğini görüyoruz" diye konuştu.
Mayıs ayında yıllık enflasyonun yüzde 75,5 ile tepe noktasına ulaştığını söyleyen Karahan, uygulanan politikalar sayesinde enflasyonun eylül ayı itibarıyla yıllık yüzde 49,4'e düştüğünü kaydederek, "Manşet enflasyondaki düşüşün devamıyla birlikte, tüm sektörlerin beklentilerinin gerileyeceğini öngörüyoruz. Nitekim eylül ayı verileri, tüm birimlerin enflasyon beklentilerinin aşağı yönlü güncellendiğine işaret ediyor. Parasal sıkılaştırma, beklentiler üzerinde etkili olmaktadır. Enflasyon beklentilerinin tahmin aralığına yakınsaması, dezenflasyon açısından kritik önemde. Yakın dönem enflasyon görünümünün de etkisiyle, piyasa katılımcıları beklentilerinin her vadede aşağı yönde hareket etmeye devam ettiğini görüyoruz. 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentilerinde dağılımın sola kaymasıyla, iyileşme eğilimi sürüyor. Ayrıca, beklenti dağılımında çoklu zirve yapısının da ortadan kalkmakta olduğunu gözlüyoruz. Beklentilerde gerileme gerçekleşmesine rağmen, piyasa katılımcılarının 2024 yıl sonu enflasyon beklentisi son Enflasyon Raporu'nda sunulan tahmin aralığının üst 14 noktasının bir miktar üzerinde değer alıyor ve hedeflerimize birkaç ay gecikmeyle ulaşacağımızı ima ediyor" dedi.
'SIKI PARASAL DURUŞ KORUNMAKTADIR'
Karahan, sıkı para politikası duruşunu, dezenflasyon sürecine katkı sağlayacak şekilde sürdüreceklerini kaydederek, "Sıkı parasal duruş korunmaktadır. Bildiğiniz gibi 2023 Haziran ayında sıkılaşma döngüsünü başlattık ve politika faizini yüzde 8,5'ten 2024 Mart ayı itibarıyla yüzde 50'ye çıkardık. Ayrıca, ekonomik birimlerin beklentilerindeki ayrışma ve olası oynaklıklara karşı, parasal aktarımın etkinliğini artırmak amacıyla, makro ihtiyati politikaları uygulamaya devam ediyoruz. Sıkı parasal duruş makro ihtiyati adımlarla desteklenmektedir. Sıkı parasal duruşumuzu desteklemek üzere kullandığımız makro ihtiyati tedbirleri 3 ana grupta özetleyebiliriz. Bunlardan ilki mevduata yönelik düzenlemeler. Bu kapsamda programımızın temel unsurlarından olan bankacılık sektöründe TL mevduatın payını artırmak ve Kur Korumalı Mevduatı (KKM) da kademeli olarak azaltmak amacıyla uyguladığımız tedbirler bulunuyor. İkinci olarak kredilere yönelik düzenlemeler. TL ve yabancı para kredilere aylık büyüme sınırı getirerek finansal koşullardaki sıkılığı artırıp, kredi talebindeki dalgalanmaların önüne geçtik. Kredi piyasasında sağlıklı fiyat oluşumunu desteklemek amacıyla da ticari kredi azami erken ödeme ücretlerini güncelledik" değerlendirmesinde bulundu.
'KKM BAKİYESİ 45 MİLYAR DOLARIN ALTINA GERİLEMİŞ DURUMDA'
Para politikasındaki sıkı duruş sayesinde mevduat faizlerinin, Türk lirasına geçişi sürdüreceğini ve tasarrufları artıracak seviyelere çıkacağını vurgulayan Karahan, "TL mevduat payı artarken, KKM payı gerilemektedir. Kararlılıkla sürdürdüğümüz sıkı parasal duruşumuz ve KKM bakiyesinin azaltılmasına yönelik uygulamaların etkisiyle Türk lirası varlıklara olan ilginin arttığı görülüyor. Mevduat gelişmeleri, Türk lirasına güvenin yeniden inşa edilmekte olduğunu teyit ediyor. Türk lirası mevduatın payı yükselerek yüzde 50'yi de aştı ve son verilere göre yüzde 54 seviyesine ulaştı. Kur korumalı mevduatın payı yüzde 8'li seviyelere geriledi. KKM hesaplarının toplamı 2023 ağustos ayında 140 milyar doların üzerine yükselmişti. Şu anda bakiye 45 milyar doların altına gerilemiş durumda. KKM bakiyesinin azalması Türk lirası mevduat payını artırarak parasal aktarım mekanizmasını güçlendiriyor ve Merkez Bankası bilançosu üzerindeki riskleri azaltıyor" ifadelerini kullandı.
'BRÜT REZERVİMİZ 153 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNE ÇIKTI'
Karahan, Türkiye'nin risk priminin gerilediğini ve rezerv görünümünün iyileştiğini belirterek, "Son dönemde Türkiye'ye yönelik sermaye hareketlerinin ılımlı seyrettiği gözlemleniyor. Önümüzdeki dönemde sermaye girişleri, jeopolitik gelişmelere bağlı oynaklık gösterebilir. Parasal sıkılaşma rezervleri desteklemektedir. Son dönemde, yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirasına olan güveninin arttığı ve bu durumun rezervlere olumlu yansıdığı görülüyor. 31 Temmuz itibarıyla TCMB taraflı swap bakiyesini sıfıra indirdik. Sonrasında, sterilizasyon amaçlı olarak ters yönde swap işlemlerine başladık. 22 Mart ile 27 Eylül tarihleri arasında, brüt rezervler 33,5 milyar dolar artış gösterirken, swap hariç net döviz pozisyonumuz 97,4 milyar dolar iyileşti. 27 Eylül itibarıyla brüt rezerv düzeyimiz 157 milyar doların üzerine çıktı. Swap hariç net rezervlerimiz, yurt içinde yaptığımız TL karşılığı döviz swapları da dahil ettiğimizde 32,9 milyar dolara yükseldi" diye konuştu.
'SIKI DURUŞU SÜRDÜRECEĞİZ'
Dezenflasyon sürecine girildiğini kaydeden Karahan, şöyle devam etti:
"Para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesiyle, enflasyonun yılın kalanında da istikrarlı olarak gerileyeceğini öngörüyoruz. Ayrıca, finansal koşullardaki sıkılaşmayla beraber talep koşullarında görülen dengelenmenin önümüzdeki dönemde daha da belirginleşeceğini tahmin ediyoruz. Sıkı parasal duruşun sürdürülmesi ve hizmet enflasyonundaki katılığın zayıflamasıyla, enflasyonun ana eğiliminde gerileme 2025 yılında da devam edecek. Para ve maliye politikalarının eşgüdümü de bu sürece katkı sağlayacak. Para politikasındaki sıkı duruşumuzu fiyat istikrarı sağlanana kadar kararlılıkla sürdüreceğiz. Daha önce de vurguladığımız gibi, bu süreçte iki ana koşul gözetiyoruz, birincisi, aylık enflasyonun ana eğiliminin, belirgin ve kalıcı bir düşüş göstermesi. İkincisi ise enflasyon beklentilerinin öngörülen tahmin aralığına yakınsaması. Her iki kriterde de alınacak bir miktar mesafe olduğunu değerlendiriyoruz. Bu nedenle, para politikasında sıkılığı korumaya devam edeceğiz." (DHA)