Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu. Erdoğan, Kabine Toplantısı'nda dış politikadan sanayiye, iç ve dış güvenliğe birçok konuyu ele aldıklarını belirterek, "Hizmet eden izzet bulur anlayışıyla, gece gündüz demeden büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa mücadelemizi sabırla sürdürüyoruz. Son Kabine Toplantımızdan bugüne, bu ülkeyi kendimize bayrak yaparak, aziz milletimize olan hizmet borcumuzu hakkıyla ödemeye çalıştık. Almanya Cumhurbaşkanı Sayın Steinmeier'in ülkemizi ziyareti bizim için anlamlıydı. Kendisiyle terörle mücadele, düzensiz göç, vatandaşlarımızın vize sorunu, savunma sanayi ve Almanya'daki Türk toplumunu ilgilendiren hususlar gibi ortak gündemimizdeki birçok konuyu detaylıca istişare ettik. Göçmen karşıtı ve İslam düşmanı aşırı sağ hareketlerin Avrupa başta olmak üzere, batılı ülkelerdeki yükselişine bir süredir dikkat çekiyorum. Son dönemde yapılan birçok seçimde maalesef endişelerimizin haklılığı ortaya çıktı. Aşırı sağ hareketler bugün Avrupa'da siyasetin belirleyici aktörleri haline gelmiştir. Ekonomik faktörlerin yanı sıra Avrupa merkez siyasetinin zamanın ruhunu doğru okuyamaması da bunun temel sebeplerinden biridir. Şurası bir gerçek ki geçtiğimiz yüzyılın albenisi en yüksek ideolojisi olan liberal demokrasi, ciddi bir krize ve darboğaza girmiştir. Bir dönem tüm sorunların ilacı olarak gösterilen liberal demokrasi artık eski gücünü, eski itibarını ve etkisini yitirmiştir. Topluma rota çizmekte, siyasete anlam kazandırmakta, insanlara umut ve güven vermekte yetersiz kalmaktadır. Hayat gibi siyaset de boşluk kabul etmez. Batı'da bugün yaşanan durum işte budur. Avrupa demokrasilerinde ortaya çıkan boşluğu son seçimlerde görüldüğü üzere aşırı sağcı demagoglar dolduruyor. Tabii bir de buna Batı'nın 471 gün süren Gazze'deki soykırım karşısında takındığı ikircikli tavrı da eklemek gerekiyor. Çoğu çocuk ve kadın 61 binden fazla sivilin katledilmesini seyreden Batılı kuruluşlar ve liderler Gazze'deki insanlık sınavında, sınıfta kalmışlardır. Yıllardır dünyaya örnek gösterilen Batılı değerlerin insanlık için ortak bir fayda hedefinin olmadığı özellikle bu süreçte tekrar anlaşılmıştır. İtibar ve güven kaybının kısa sürede toparlanması da mümkün değildir" dedi.

'AVRUPA'YA CAN SUYU OLACAK YİNE TÜRKİYE'DİR'

Avrupa'da yaşayan Türk vatandaşlarının huzur ve esenliğine büyük önem verdiklerini dile getiren Erdoğan, "Aşırı sağ gerçekliğinin Avrupalı Türkler ve Müslümanlar açısından bir tehdit oluşturmaması için gelişmeleri dikkatle takip ediyoruz. Burada şunu da ifade etmekle fayda olduğu kanaatindeyim. Son dönemde Avrupa Birliği'yle ilişkilerimizin eski ritmine kavuşmakta olmasını önemsiyoruz. Suriye'deki gelişmelerin yanı sıra Ukrayna savaşı bağlamında yürütülen tartışmalar da Avrupa'nın Türkiye'ye olan ihtiyacını tekrar teyit ediyorum ama burada şunu da açık ve net söylemek istedim; Avrupa Birliği'ni ekonomiden savunmaya, siyasetten uluslararası itibara, içine düştüğü çıkmazdan sadece Türkiye'ye kurtarabilir. Türkiye'nin Birliğe tam üyeliği kurtarabilir. Ekonomisi ve demografik yapısı hızla yaşlanan Avrupa'ya can suyu verecek olan da yine Türkiye'dir, Türkiye'nin tam üyeliğidir. Avrupa Birliği bu gerçeklerle ne kadar erken yüzleşirse kendileri için o derece hayırlı olacaktır" diye konuştu.

Avrupa Birliği'ne üyelik sürecini saygı temelinde ilerletmek arzusunda olduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gerekli irade gösterilirse, açıkçası kısa sürede netice de alabiliriz ama bunun için Avrupa Birliği'nin ve birliğe yön veren ülkelerin, yanlışta ısrar etmekten vazgeçmesi gerekiyor. Sürecin nereye evrileceğini önümüzdeki dönemde hep beraber göreceğiz. Türkiye olarak 360 derecelik bakış açısıyla pergelin bir ayağını Ankara'ya sabitleyip, diğeriyle tüm dünyayı kucaklamayı sürdüreceğiz" dedi.

'RAKİPLERİMİZİN YÜREĞİNE KORKU SALAN ZİYARETİ TAMAMLADIK'

Erdoğan, geçen hafta gerçekleştirdiği Güneydoğu Asya seyahatini de değerlendirerek, "Güneydoğu Asya seyahatimiz girişimci, tarihi ve kültürel derinliğiyle barışık, insanı ve vicdanı merkeze alan dış politikamızın başarısını bir kez daha göstermiştir. Toplamda 650 milyona yaklaşan nüfuslarıyla bölgelerinin parlayan yıldızları olan Malezya, Endonezya ve Pakistan'ı kapsayan ziyaretimiz son derece verimli geçti. İmzaladığımız toplam 48 belgeyle aramızdaki ticari, ekonomik, savunma, kültürel ve beşeri ilişkilerimizi daha da güçlendirdik. Dış ticarette yeni hedefler belirledik. Savunma Sanayi iş birliğimizi ortak üretim dahil ilerletmeyi kararlaştırdık. Şahsımıza ve heyetimize yönelik teveccühe, muhabbete ve sokaklara taşan sevgi seline şahitlik edip de duygulanmamak zaten elde değil. Her 3 ülkede, sadece resmi makamlardan değil, özellikle halktan büyük bir hüsnü kabul gördük. Ellerinde al bayraklarımızla binlerce, on binlerce insan bizleri selamladı. Yollar, binalar, billboardlar bu ülkelerle kadim dostluğumuzu anlatan fotoğraflarla adeta nakış nakış süslenmişti. Türkiye'nin İslam dünyasındaki güçlenen rolüne vurgu yapan iltifatları bu milletin şerefli bir evladı olarak memnuniyetle karşıladık. Milletimizle birlikte dostlarımıza güven verdik. Rakiplerimizin ise yüreklerine korku salan bir ziyareti daha başarıyla tamamladık" diye konuştu.

Ziyaretleri sırasında her üç ülkenin liderine milli elektrikli otomobil Togg'u hediye ettiklerini anımsatan Erdoğan, "Togg, bir hediyenin ötesinde büyüyen, güçlenen, ekonomisi hızla kabuk değiştiren yeni Türkiye'nin adeta simgesi haline dönüşmüştür. Ancak Togg'un ilk ortaya çıkış fikrinden üretimine kadar her aşamasına bir kulp takanlar liderlere hediye edilen otomobillerden de rahatsız oldu. Öyle vahim tepkilere şahit olduk ki hıncını alamayıp G20 üyesi bir ülkeye geri kalmış diyeni mi ararsınız, Türkiye'yle ilgili kurulan övgü dolu cümleleri eleştirenleri mi ararsınız, Hint Müslümanlarının Milli Mücadele'ye verdiği destekten haberi olmayıp, ileri geri konuşarak sirkatin söyleyenleri mi ararsınız? Ülkeye ve millete dair vizyon ortaya koyamayan ne kadar işgüzar varsa Togg'u ve Güneydoğu Asya seyahatimizi hedef aldı. Oysa bu ülkenin ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını soluyan herhangi bir kimsenin bırakın rahatsız olmayı tam tersine bu ziyaretten iftihar etmesi beklenir. Dünyanın başka hiçbir ülkesinde muhalefet, milli gururu okşayan fotoğraflar üzerinden hükümeti eleştirmez ama ülkemizde ne yazık ki böyle bir muhalefet yok. Bizde bir türlü iflah olmayan yıkıcı bir muhalefet zihniyeti var" dedi.

Gelecek Partili Serap Yazıcı Özbudun, partisinden istifa etti Gelecek Partili Serap Yazıcı Özbudun, partisinden istifa etti

'YABANCI MARKALARIN YATIRIMLARI DA DEVAM EDİYOR'

52 binden fazla Togg'un yollarda olduğunu, yaz aylarında ise SEDAN modelinin piyasaya sürüleceğini belirten Erdoğan, "Togg'un dışında yabancı markaların yatırımları da devam ediyor. Çinli BYD şirketinin 1 milyar dolar yatırımı var. Manisa'da kuracağı elektrikli araç üretim tesisi ve araştırma geliştirme merkezi çalışmalarında ciddi mesafe katledildi. 2024 yılında dünyada 17 milyondan fazla elektrikli araç satıldığı dikkate alındığından bu yatırımların önemi daha net görülecektir. Bununla da kalmıyoruz. Yine bir başka Çin firması o da ayrıca Samsun'da yatırımını şu anda yapıyor. O da hazırlıklarını tamamladı, çok kısa bir zaman içerisinde Samsun'da da bu markanın temelinin atıldığını göreceğiz. Türkiye'yi yüksek teknoloji yatırımlarının odağı haline getirmek için bundan sonra da kararlılıkla çalışacağız" ifadelerini kullandı.

Dün, AK Parti'nin 8. Olağan Büyük Kongresi'nde 'Türkiye Yüzyılı Reform Programı'nı açıkladıklarını hatırlatan Erdoğan, reform programının büyük bir titizlikle hazırlandığını dile getirerek, "Reform programımız inşallah ileri teknoloji yatırımlarında da ülkemize farklı bir ufuk kazandıracaktır. Ekonomik dönüşüm, yeşil ve dijital dönüşüm, sosyal politikalar, yargı ve temel haklar, siyasi ve idari düzenlemeler olmak üzere 5 temel sütun üzerine inşa ettiğimiz reform programıyla, üst-orta gelir grubunda yer alan Türkiye'yi, yüksek gelirli ülkeler ligine çıkartacağız" dedi.

'SANAYİ VE TEKNOLOJİ ALANINDA DA DOĞRU YOLDAYIZ'

Kabine Toplantısı'nda Türkiye'yi sanayi yönetiminde ve teknolojide bağımsızlığı güçlendirecek '2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi'ni ele aldıklarını açıklayan Erdoğan, "Sağladığımız desteklerde mobilite, petrokimya, savunma ve güneş enerjisi teknolojileri alanlarında yakın zamanda hayata geçecek 7 milyar dolar bütçeye sahip projeleri değerlendirdik. Sanayi ve teknoloji alanında da doğru yoldayız. İnşallah burada da hedeflerimize ulaşacağız" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, 12 Ekim'de başlayan kongre maratonunu Türk demokrasisine itibar kazandıracak örnek bir süreçle yürüttüklerini ifade ederek, bundan sonra yabancı ve yurt dışı temaslara daha fazla ağırlık vereceklerini söyledi. Geçen hafta Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski'yi misafir ettiklerini anımsatan Erdoğan, "Bugün de Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sayın Lavrov'u kabul ettik. Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sona erdirilmesine yönelik diplomatik çabaların yoğunlaştığı bir dönemde bu ziyaretleri çok önemli buluruz. Savaşın kazananı barışın kaybedeni olmayacağı şiarıyla çatışmaların ilk günden beri hep barışın tesisi için gayret gösterdik. Muhalefetin bizi çekmek istediği tuzağa düşmeden iki komşu ülkeyle de dengeli ilişkiler geliştirdik. Hemen herkesin ateşe körükle gittiği günlerde Mart 2022'de İstanbul'da, iki ülke arasında doğrudan müzakerelere ev sahipliği yaptık. Taraflarla yürüttüğümüz temaslar neticesinde Karadeniz Tahıl Girişimi'ni hayata geçirdik. Toplam 33 bin ton tahılın, Türk boğazları üzerinden dünya pazarlarına ulaşmasını sağladık. Böylece küresel gıda krizinin yaşanmasına engel olduk" dedi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın savaşı müzakere yoluyla bitirme iradesini olumlu karşıladıklarını belirten Erdoğan, "Savaşın müzakere masasında sona erdirilmesi yaklaşımı Türkiye'nin son 4 yıldır izlediği politikayla da örtüşmektedir ama burada şu gerçeğin ihmal edilmemesi gerekiyor; Adil ve kalıcı barışa giden yol ancak ilgili Türk tarafların temsil edildiği bir denklemle açılabilir. İstanbul süreci hariç, bugüne kadar kurulmaya çalışılan masalarda Rusya dışlanmış bundan dolayı da arzu edilen netice alınamamıştı. Şayet yeni süreçten sonuç alınmak isteniyorsa Ukrayna mutlaka sürece dahil edilmeli ve karşılıklı müzakerelerle bu savaş sona erdirilmelidir. Bu konudaki hakkaniyetli duruşumuzu hem Sayın Zelenski'ye hem dün telefonla konuştuğum Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Macron'a hem de bugün Sayın Lavrov'a ifade ettim. Biz görüşmelere ev sahipliği yapmak dahil sürecin kalıcı barışa tahmini için her türlü desteği vermeye hazırız. Bölgemiz kana, gözyaşına ve çatışmaya artık doymuştur. Yüz binlerce insanın hayatına mal olan her iki ülkeye de ağır bedeller ödeten bu savaşın artık son bulmasını istiyoruz. Dengeli tavrıyla her iki ülkenin güvenine mazhar olmuş bir devlet olarak, kalıcı ve adil barış için elimizden geleni yapacağız. Yine bu süreçte Gazzeli kardeşlerimizin, kendi topraklarında huzur içinde yaşaması, Lübnan'ın güvenliğiyle Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması gibi konularda taviz vermeyecek, buralarda da gelişmeleri takip edecek, tüm imkanlarımızla kardeşlerimizin yanında olacağız" dedi.

'SERBEST PİYASA, BAŞI BOZUKLUK DEMEK ASLA DEĞİLDİR'

Erdoğan, vatandaşların 1 Mart'ta başlayacak olan Ramazan Ayı'nı da tebrik ederek, Ramazan Ayı öncesinde fırsatçılara karşı tüm tedbirlerin alındığını ifade etti. Erdoğan, "Ticaret, Tarım ve Maliye Bakanlıklarımız, tamahkarların milletimizin Ramazan sevincine gölge düşürmemesi için yoğun çaba içindedir. Devlet olarak, denetim görevimizi en iyi şekilde yapıyoruz ve yapacağız. Ancak Ramazan fırsatçılığının ekonomik bir mesele olmaktan daha ziyade ciddi bir ahlak ve vicdan sorunu olduğunu da hepimiz çok iyi biliyoruz. Vatandaşlarımızın en temel şikayet konusu olan hayat pahalılığının müsebbiblerinden biri de yine bu açgözlü fırsatçılardır. Kadim Ahilik kültürümüzden nasiplenmemiş bu fırsatçılar, helalinden para kazanan şirketlerimize en büyük kötülüğü yapmaktadır. Yangın olunca yangın söndürme tüpüne, deprem olunca demire ve çimentoya, hava biraz kurak gitse hemen suya, bir iki gün kar yağdığında sebze meyveye zam yapan, mübarek günlerde vatandaşın ekmeğine kan doğrayan bu fırsatçılara milletimizin de desteğiyle nefes aldırmayacağız. Vatandaşlarımızın hak ve hukukunun korunması önceliğimizdir. Serbest piyasa demek başı bozukluk demek asla değildir. Bakanlıklarıyla, Sermaye Piyasası Kuruluyla, Rekabet Kurumuyla, Vergi Denetim Kuruluyla serbest piyasayı kuralsızlık olarak algılayanlara karşı gereken hukuki ve idari adımları atmayı sürdüreceğiz" dedi. (DHA)

Kaynak: DHA