Öncelikle şunu hepimiz kabul etmeliyiz; geçen seneki İsmail Kartal'ın hücum futbolu oynattığı, rakibe neredeyse hiç pozisyon vermeyen ve 3-4-5 farklarla kazanan, topa hakim olan Fenerbahçe artık yok. Zira Jose Mourinho'nun oyun felsefesi bu değil. Mourinho, daha garantici bir oyun tercih ediyor; topu rakibe veriyor ve top kendisindeyken efektif oynamayı önemsiyor. Bu, Jose'nin oyun felsefesi.
Fenerbahçe, ilk yarıda 3-4 gol pozisyonu üretti ve bu pozisyonları cömertçe harcadı. Henüz 23. saniyede Dzeko'nun kafası az farkla üstten auta gitti. Eğer bu golle başlamış olsaydık, maçın atmosferi ve skoru çok farklı olabilirdi.
Ferdi sakat mıydı yoksa gerçekten mi satıldı, onu bilemeyiz; ancak sağda Mert Müldür, solda Oosterwolde, içeride Djiku & Çağlar defansı ile başladık. Orta sahada ise Mert Hakan Yandaş’ı gördük ve İsmail, Szymanski, MHY doğru tercihlerdi. Solda Maximin, sağda Tadić, ileride ise Džeko vardı.
İkinci yarıda, ilk yarıya nazaran çok pozisyon bulamasak da Fenerbahçe kontrollü oyunu tercih etti. Belli ki Mourinho, "Gol gelmese de gol yemeyeyim" düşüncesindeydi.
Mourinho, En-Nesyri, İrfan Can ve Osayi hamlelerini yaptı. Bana göre İrfan oyuna çok geç girdi; daha önce girmeli ve hatta ilk 11’de başlamalıydı. Son olarak, Jose 85. dakikada Cenk Tosun hamlesini yaptı.
Džeko, En-Nesyri ve Cenk ile ilk kez üçlü santrfora döndük ve risk aldık. Aradığımız golü ise tam 90'da Diakité’nin kendi kalesine attığı golle bulduk.
Uzatmalarda da iyi mücadele ettik; İrfan Can farkını hissettirdi. Tam maç penaltılara gidiyor derken VAR'dan gelen bir uyarı ile rakip penaltıdan golü buldu, akabinde topumuz direkten döndü.
Sonuç: Yazık oldu, ama UEFA Avrupa Ligi'nden yolumuza devam ediyoruz. İnşallah bu arenada finale kadar gideceğiz. Futbolcularımıza ve Mourinho’ya sonuna kadar güveniyoruz.