Sağlık Bakanlığına bağlı kamu kurum ve kuruluşlarda alt işveren bünyesinde çalışan işçiler, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen Geçici 23. Madde ile sürekli işçi kadrosuna geçirilmiştir.
Sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilerin alt işveren ile akdettikleri bireysel iş sözleşmeleri, İş Kanunu'nun 6. Maddesi gereğince ' İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukuki bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile devralana geçer. ' bakanlıkça devralınmış ve işçilerin sürekli işçi pozisyonuna geçirildikten sonraki 12 ay boyunca da çıplak ücreti ve mali hakları asgari ücretin yüzde farkları üzerinden bakanlık tarafından işçilere eksiksiz ödenmiştir.
Ancak söz konusu ödemelerle maliyeti bir hayli artan Sağlık Bakanlığı, bunun üzerine değişikliğe gitmiş ve tek taraflı %4 asgari ücret zam oranı belirleyerek, işçilerin rızasını almadan bu oranı uygulayarak ücretleri düşürmüştür. Sağlık Bakanlığına devrolunan bireysel iş sözleşmelerinde asgari ücret oran zammı %40-%50 oranlarda iken ve 12 ay boyunca düzenli ödenmişken, bakanlığın bu oranı tek taraflı %4 oranına indirmesi karşısında başta Sağlık-İş Sendikası olmak üzere, birçok işçi sendikası uygulamaya karşı çıkarak süreci yargıya taşımıştır.
İşçi tarafınca yapılan itirazlar sonucunda Yargıtay verdiği karar ile sürekli işçinin alt işverenle imzaladığı bireysel sözleşmesinde yüzdelik asgari oranın net olarak yazılması halinde ücret farklarını ödeneceği karar kılınmıştır. Her ne kadar, Yargıtay’ın verdiği bu kadar işçi lehine gibi gözükse de aslında işveren lehinedir. Zira işçilerce açılan davaların çoğunda işçi tarafı bireysel iş sözleşmesine sahip olamadığı gibi, kurumdan istenildiğinde ise sözleşmeler sunulmamaktadır. İşçinin elektronik ortamda hazırlanan bordrolarında belirtilen oranın mahkemelere sunulması ise bu karar nedeniyle yeterli kabul edilmeyip, davanın reddine kararı verilmektedir.
Oysa ki, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 62. Maddesine göre, işçi ücretlerinden her ne şekilde olursa olsun eksiltme yapılamayacağı şeklindeki düzenleme emredici nitelikte olup, gerek Anayasa Mahkemesi gerekse Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun vermiş olduğu kararlar ile ayrıca kazanılmış bir hakkın korunacağı belirtilmişken, işçilerin hak arama imkanlarının kısıtlanması adına bu yönde karar verilmesi alelen hak ihlalidir.
Sonuç itibariyle, alt işverenle akdedilen ve bakanlığa devrolunan bireysel iş sözleşmelerinde asgari ücret zam oranı yazılıp / yazılmaması ayrımına gidilmeksizin, her türlü delil ile ücretinin düşürüldüğünü ispat edebilen işçilerin davalarının kabul edilmesi anayasal düzende korunması gereken bir hak olup, en kısa zamanda bu konuda Yargıtay’ın görüş değiştirmesi temenni ederiz.
Av. Arb. Arzu YAZAN