Futbol oynamazsan, geriye yaslanır, iki-üç pas yapamaz, kaptığın topları sonuç odaklı kullanamazsan, bu sonuç kaçınılmaz olur.
Mert kalede devleşti.
Rakip, genç ve ofansif oyunu seven bir ekip olarak belli bir dakikadan sonra oyunun kontrolünü eline aldı. Şut denemeleri ve belirli set oyunlarıyla Beşiktaş’ı oynayamaz hale getirdi. Bu oyun şablonuyla, belli bir dakikadan sonra geçişlerde de üstünlüğü ele alınca, maç tamamen Twente’nin set oyun üstünlüğüyle devam etti.
Beşiktaş’ta Rafa’nın ilk yarıdaki sakatlığı, takımın önde tamamen kaybolmasına neden oldu.
Bu oyun şeklinin karşılığı çok daha farklı olabilirdi. Twente oyuncuları “böyle bitsin” dedi, yoksa fark açılırdı.
Beşiktaş, hedeflerini bir bir kaybediyor.
Artık elimizde sadece Türkiye Kupası kaldı. Fenerbahçe 38 milyon euroya bir oyuncu alabiliyor, Galatasaray Osimhen için 50 milyon euro bütçe ayarlıyor, ama biz transfere 10 milyon euro bile ayıramıyoruz. Gelinen nokta bu.
Artık geçmiş olsun.
Beşiktaş olarak öze dönmek en mantıklısı. Ne hoca ne başka bir şey… Bu saatten sonra Beşiktaş seyircisine üzülüyorum.
Hedefsiz bir takımı desteklemek hakikaten kolay değil. Arma aşkı her şeye bedel ama mutlu olmak onların da hakkı.