Şahin, “Özellikle şekerli içecekler karın bölgesindeki yağlanmayı artırıyor. O da metabolik sendroma, diyabete, kalp hastalıklarına, inme dediğimiz felç olarak bilinen hastalıklarla neden olabiliyor. Sürekli kanda insülin salgılanmasına sebep olup insülin direncine ve diyabete sebep olabiliyor. Diyabette uzun vadede tüm vücudumuza olduğu gibi özellikle de gözlerimize, kalbimizde ve böbreklerimize zarar veriyor” dedi.
Birçok hastalığa zemin oluşturan şekerli içeceklerin aşırı tüketilmesine karşı harekete geçen Türk Böbrek Vakfı, sağlıklı içecekler yapmak ve halkı aşırı şekerli içeceklerin yol açacağı hastalıklara karşı uyarmak üzere mutfak etkinliği düzenledi.
Türk Böbrek Vakfı (TBV) Başkanı Timur Erk’in ev sahipliğinde düzenlenen mutfak etkinliği kapsamında; TBV Diyetisyeni Gökçen Efe Aydın, evde yapılabilecek, sağlıklı serinletici içecek tariflerini uygulamalı olarak anlatılırken, İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrin ve Metabolizma Bilim Dalı’ndan Uz. Dr. Hümeyra Rekalı Şahin ise, aşırı şekerli içeceklerin sağlık üzerindeki olumsuz etkileri üzerine bilgi verdi.
“OBEZİTEYLE ÇOCUK YAŞTA MÜCADELE ETMEK GEREKİYOR”
Etkinliğin düzenlenme amacı ile ilgili konuşan Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, “Eğer bir ülkenin nüfusu 85 milyon ise içinde 10 sene evvelki tespitlere göre 3 milyon civarında hat safhada ileri derecede obez var ise ve bunların da yüzde 60’ı yani çoğunluğu 18 yaş ve altı çocuklardan oluşuyorsa o zaman bu konuya sahip çıkmak lazım. Daha da önemlisi her sene çocuk obezitesi yüzde 8-10 oranında artıyorsa bizim geleceğimiz çok ciddi tehlikede. Obeziteyle çocuk yaşta mücadele etmek gerekiyor. Dolayısıyla böyle bir etkinlik düzenledik” diye konuştu.
“FARKINDALIK OLUŞTURMAK ADINA BU TARZ ETKİNLİKLERİ YAPIYORUZ”
Şeker tüketimi ile ilgili konuşan Erk, “Obetizeyi tetikleyen olaylara baktığımız zaman bir tanesi gazlı içecekler. Gazlı içecekler ciddi miktarda şeker içeriyor. Dünya Sağlık Örgütü diyor ki 50 gram yeterli. Bu ne demektir? 13 küp şekeridir. 13 tane küp şekeri tüketmemiz gerekirken Türkiye bunun tam üç katı şeker tüketiyorsa çok ciddi bir sıkıntı var demektir. Bunu aşağıya çekmememiz lazım. Farkındalık oluşturmak adına bu tarz etkinlikleri yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
“UZUN VADEDE MUTLAKA KANSEROJEN ETKİ YAPABİLİYOR”
Sıfır şeker olarak pazarlanan içeceklerin içerisinde tatlandırıcı olduğunu belirten Erk, “Elimde tuttuğum sıfır şeker diye bilinen bir limonata. Ama içinde tatlandırıcı var yani bir kimyasal var. Aspartam ve türevleri var. Dolayısıyla içinde nişasta bazlı şeker türevinden gelme şeker var. Bunlar da uzun vadede mutlaka kanserojen etki yapabiliyor. Metabolizmayı tetikliyor. Karaciğer yağlanmasının sebebiyet veriyor. Sonuçta zararı olabiliyor. Kamuoyu olarak aldanıyoruz. içinde şeker olmadığı için alıyoruz. Çocuklarımıza veriyoruz ama öbür taraftan da aspartam gibi tatlandırıcıları çocuklarımıza sanki sağlıklı bir şeymiş gibi vermiş oluyoruz” dedi.
“KALP DAMAR HASTALIKLARINA SEBEBİYET VEREBİLİYOR”
İstanbul Tıp Fakültesi Endokrin ve Metabolizma Bilim Dalı’ndan Uz. Dr. Hümeyra Rekalı Şahin ise fazla şeker tüketiminin yol açabileceği olumsuzluklar hakkında “100 mililitrede 11 miligramdan fazla şeker varsa bunlara şekerli içecekler diyoruz. Dünya Sağlık Örgütü de günlük şeker alımını toplam kalorinin yüzde 10’undan mümkünse de yüzde 5’inden aşağı olmasını istiyor. Bu da 25 gramın altında. En basitinden bir gazlı içecek de 30 gram kadar şeker oluyor. Yüksek şekerli içecekler özellikle gençlerin arasında çok daha yaygın kullanılıyor. Bu şekerli içecekler öncelikle diş çürüklerine, tip iki diyabete, kilo alımına, obeziteye, karın bölgesinde yağlanmaya ve sonunda kalp damar hastalıklarına sebebiyet verebiliyor” diye konuştu.
Aynı zamanda bu tarz içeceklerin beyindeki dopomin merkezine etki edip dopomin salgısını arttırarak mutluluk sağladığını ifade eden Uz. Dr. Şahin, “Çocuklarda ve gençlerde bir çeşit bağımlılığa sebep oluyor. Şekerli gıdalar tüketildikçe daha mutlu hissedip beynimizdeki ödül merkezi uyarılıp daha fazla şeker tüketimine doğru gidiyor. Bu da bir kısır döngüye giriyor. Kilo fazlalığı, obezite çocukları ve gençleri sağlıklı beslenme alışkanlıklarından uzaklaştırıyor hem de kronik hastalıklara sebep oluyor” dedi.
“İNSÜLİN DİRENCİNE VE DİYABETE SEBEP OLABİLİYOR”
Özellikle şekerli içecekler karın bölgesindeki yağlanmayı arttırdığını belirten Uz. Dr. Şahin, “O da metabolik sendroma, diyabete, kalp hastalıklarına, inme dediğimiz felç olarak bilinen hastalıklarla bile sonuçlanabiliyor. Sürekli kanda insülin salgılanmasına sebep olup insülin direncine ve diyabete sebep olabiliyor. Diyabette uzun vadede tüm vücudumuza olduğu gibi özellikle de gözlerimize, kalbimizde ve böbreklerimize zarar veriyor. Bunlar hem çocuklar için de aynı şekilde risk taşıyan durumlar” ifadelerini kullandı.
Türk Böbrek Vakfı Diyetisyeni Gökçen Efe Aydın da “Gençler çok fazla şekerli içecekleri tüketebiliyorlar. Bunlar da ne yazık ki içerisindeki karamelden, şeker şuruplarından dolayı vücuda çok fazla zarar veriyor. Bundan dolayı bu şekerli içecekler yerine içerisinde şeker ilave edilmemiş soğuk kahveler tüketilirse çok daha iyi olur diye düşünüyorum” diye konuştu.
“İLERİKİ DÖNEMLERDE KİLO ALIMINA NEDEN OLABİLİR”
Fazla şekerin özellikle basit şeker olduğu için kan şekerini çok fazla yükseltip ileriki dönemlerde problemlere sebep olabileceğini belirten Aydın, “ Çok fazla acıkmamıza bir anda sebebiyet verebilir. Büyük bir problemdir, ileriki dönemlerde kilo alımı ve bazı hastalıklar getirebilir. Bundan dolayı aşırı şeker içeren içecekler yerine daha çok evde yapılan içecekler tercih edebiliriz. Mesela limonatayı biz burada bal ile yaptık ve içerisine çok az bal koyduk. Limonun, balın tadı her şey anlaşılabilir ve çok daha lezzetli olur. Öbür türlü dışarıdan aldıklarınız basit şeker içerdiği için sadece şekerin tadını alıyoruz. Dolayısıyla hem daha lezzetli hem de daha sağlıklı içecekleri evde hazırlayabiliriz. Limonatalar olabilir, ev yapımı soğuk çaylar olabilir, kompostolar olabilir. Bunlar bizim şekersiz bir şekilde hazırlayabileceğimiz, içerisine bal ile pekmez ile tatlandırabileceğimiz içecekler” ifadelerini kullandı.
“EV YAPIMI OLMASI İSTEDİĞİMİZ KADAR TÜKETEBİLECEĞİMİZ ANLAMINA GELMİYOR”
Evde yapılan içeceklerde özellikle vitamin, mineral daha fazla olduğunu katkı maddeleri yok, renklendirici, tatlandırıcı içermediğini söyleyen Aydın, “Her şey doğal olduğu için ne yediğimizi, ne içtiğimizi biliyoruz. Ve meyvenin vitaminini de direkt olarak vücudumuza alabiliyoruz. Ev yapımı olması istediğimiz kadar tüketebileceğimiz anlamına gelmiyor. Dolayısıyla bunların da tabii ki belli bir miktarda tüketilmesi lazım. Dünya Sağlık Örgütü'nün bize ne kadar şeker tüketebileceğimize dair vermiş olduğu bilgiler var. Son olarak günde 25 grama kadar düşürdüler bunu. Dolayısıyla biz aslında günde 1-2 bardak ev yapımı dahi olsa bu içecekleri tüketmemiz yeterli olacaktır. Daha fazla tüketmemeye gayret edelim” dedi.