Bu konu her zaman soru işaretleriyle karşılanmış ve çoğu zaman adaletin sorgulanmasına neden olmuştur. Kulüp başkanlarının federasyon başkanı olmasının nedenleri kadar, bu durumun yaratabileceği sorunlar da önemli bir gündem maddesidir. Çünkü kulüp başkanları, sadece kendi kulüplerinin çıkarlarını savunan, bazen fanatizme dayalı kararlar alabilen kişilerdir. Peki, böyle bir kişi federasyon başkanı olduğunda futbolun adaletli ve tarafsız yönetimi mümkün müdür?
Fanatizm ve Sempati Sorunu
Bir kulüp başkanı, genellikle o kulübün renkleriyle büyümüş, taraftarlarıyla iç içe olmuş ve kulübün çıkarları doğrultusunda kararlar almıştır. Bu kişiler, futbolun duygusal yönünden uzak kalmakta zorlanabilirler. Türk futbolunun tarihine baktığımızda, federasyon başkanlığı için kulüp başkanlarının aday olduğu pek çok örnek görmüşüzdür. Ancak her seferinde bu durum bazı şüpheleri beraberinde getirmiştir. Hangi kulübün avantajlı olduğu, hangi kulübün mağdur edildiği gibi sorular her zaman gündeme gelir.
Fanatizm, bir kişinin objektif kararlar almasını zorlaştırır. Bir kulüp başkanı, ister istemez kendi kulübünü diğerlerine tercih edebilir. Buna taraftar baskısı ve duygusal bağlar da eklenince, adaletin sağlanması pek mümkün olmaz. Federasyon başkanlığı, tarafsızlık ve objektiflik gerektiren bir görevdir. Bir kişinin, bir kulübe sempati duymadan futbolun her yönünü değerlendirmesi, daha sağlıklı ve adil kararlar alınmasını sağlar.
Adaletin Sağlanması için Tarafsızlık Şart
Kulüp başkanları federasyon başkanlığına aday olduğunda, bu durumun sadece kendi kulüplerine hizmet etmek anlamına gelmediğini kimse garanti edemez. Her kulüp başkanı, yönettiği camianın duygusal yüküyle hareket eder. Bu nedenle federasyon başkanlığına gelen kişinin herhangi bir kulüple bağının olmaması ve tamamen tarafsız bir bakış açısına sahip olması, Türk futbolunun daha adil yönetilmesi için gereklidir.
Tarafsız bir lider, tüm kulüpleri eşit görerek her kararı objektif bir şekilde alır. Türk futbolunun her noktasında kulüplerin çıkarları ve hakları eşit şekilde korunmalıdır. Bu ise ancak fanatizmden uzak bir yönetimle mümkün olur. Kulüp başkanları federasyon başkanı olduklarında, bazen kulüp çıkarlarıyla federasyonun genel çıkarları çatışabilir. Bu tür durumlar, futbolun sağlıklı bir şekilde gelişmesine engel olabilir.
Sonuç: Adalet İçin Tarafsızlık
Kulüp başkanları federasyon başkanı olamaz. Bu, basit bir kuraldan öte, futbolun sağlıklı bir şekilde yönetilmesi ve adaletin sağlanması için bir gerekliliktir. Kulüp çıkarları ve taraflılık, bir federasyon başkanının alacağı kararlarda ciddi sorunlar yaratabilir. Bu nedenle Türk futbolu için sadece kulüp başkanlarından değil, futbolun her yönüne hâkim, tarafsız ve adil kararlar alabilen kişilerin federasyon başkanı olması gerektiği açıktır. Unutulmamalıdır ki futbolun geleceği, adaletin ve tarafsızlığın sağlanmasına dayanır.
Esen kalın, sporla alın.
Futbol Hakemi
Bahadır BULUT