Beşiktaş, bence gerekli isimleri dışarıda bırakarak maça başladı. Arkada doğru pozisyon alan, kovalayan, pas yapan bir Beşiktaş var; ancak arkaya koşu ve kenarlar hiç yok. Ben geleceğe yönelik bir oyun beklerken, böyle top bekleyen bir Beşiktaş takımı istemiyorum. Belki elindeki kadro bu ama Chamberlain seni ileri itmez, geride tutar. Birinin Gedson’a “2 metrelik değil, 20 metrelik oynamalısın” demesi lazım.
Melih’in kırmızı kartı kırılma anıydı, Gedson’un direkte patlayan topu ise ilk yarının en güzel anıydı. Tayyip Talha’nın doğru pozisyon almaması, yan topta Uğurcan ile buluşunca Konyaspor’un 1-0’ı bulmasına sebep oldu. Sakat stoper daha iyileşmeden oynatıldı gibi geldi bana. İlk yarıdan izlenimim bu.
İkinci devreye 3 değişiklikle başladı, doğru hamlelerdi. Beşiktaş ikinci yarıda önde baskı yaparak daha ofansif düşünmeye başladı. Fakat Felix’in beklenmeyen sakatlığı planları bozdu. Bu da Beşiktaş’ın dengesini kaybetmesine sebep oldu diyebilirim. Oyun şablonu belki bir değişiklik gibi görünse de ilerisi için soru işareti.
Konyaspor, ikinci yarıda 9 kişiyle savunmada muazzam bir defansif oyun sergiledi. Beşiktaş, bu oyun şablonuyla bence güven vermedi. 9 kişiyle oynayan bir takıma karşı geriye yaslanmasına rağmen, kaleci Deniz’in milli olduğu bir gecede Rafa ve Gedson’un bu kadar kötü olduğu bir maç izledik. Kenarları olmayan, önde olumlu işler yapmayan Beşiktaş, bu kadar baskıya rağmen ne oyunuyla, ne mücadelesiyle, ne taktik anlayışıyla, ne de oyuncu değişiklikleriyle beni mutlu etti.
Arroyo’nun daha çok fırın ekmek yemesi gerekiyor. Neden Amir sahada yok, onu da anlamadım. Neden Muçi ile başlamazsın? Hoş geldin Süper Lig’e, Solskjaer!