Gördüğümüz gibi Galatasaray, Avrupa’da yenilmeye iyice alıştı ve Türk futboluna negatif puan anlamında olumsuz etkiler bırakmaya başladı.
Galatasaray'ın Avrupa'da oynadığı son maçların istatistiklerine baktığınızda, ne demek istediğimi anlarsınız.
Ahmet Çakar ve Rasim Ozan Kütahyalı'nın "Genç oğlanlar" diye dalga geçtiği Young Boys, ilk maçta aldığı 3-2'lik galibiyetin ardından Ali Sami Yen, Türk Telekom Arena’da da çok iyi bir oyunla Galatasaray'ı yenip eledi.
Bana göre Galatasaray, turu ilk maçta kaybetti. Doğruya doğru, Young Boys bu turu sonuna kadar hak etti.
Şampiyonlar Ligi'ne girip kasasını dolduracağını düşünen Galatasaray, umduğunu bulamadı. Şampiyonlar Ligi ön eleme turunda, bütçesinin beşte biri olan ve belki de ön elemede çektiği en uygun kura olan İsviçre takımına elendi.
Bu maç sabaha kadar oynansa Galatasaray yine eleyemezdi, görünen köy kılavuz istemez.
Galatasaray'a ve Galatasaraylı dostlara, bir Fenerbahçeli olarak ama ondan önce bir Türk futbolsever olarak UEFA Avrupa Ligi'nde başarılar dilerim.
Muslera'nın bu gerginliği enteresan. Zaman senin aleyhine işliyor, neden uzatıyorsun ve golü atan oyuncuyu düşürüyorsun? Belki de, en azından bir gol atıp bitirebileceğin maçta takımını 10 kişi bırakıyorsun.
Geçen yıl Fenerbahçe'nin şampiyonluk finalinde Galatasaray, ruhsuzluk gösterdi ve 10 kişilik Fenerbahçe'ye kaybetti.
Galatasaray, Süper Kupa finalinde de ruhsuzdu ve sahaya karakter koyamadı. Öyle ki 5-0’lık skor bile kendisine ders olmadı.
Galatasaray, iki Young Boys maçında da ruhsuzdu ve turu hak etmedi.
Okan Buruk dikkat! Takımda ruh kalmamış ve bu gidişat daha da kötüye işaret ediyor!