Taraftarlar futbolcularını bağrına basarken dev bir "SİZİNLE GURUR DUYUYORUZ" pankartı açarak desteklerini yazıya da döktüler.
Trabzonspor maçı sonrası çıkan saha içi olaylar sebebi ile mental olarak yıpratılan Fenerbahçeli futbolcular, milli ara sonrası kusursuz bir futbol oynayarak şampiyonluğu ne kadar çok istediklerini hem camiaya hem de cümle aleme göstermiş oldular.
Fenerbahçe maça eksiklerle başlamasına rağmen ilk bölümde oyunu domine ederek, rakip alana yıkmayı başardı. Yoğun baskı ve etkili ön alan oyunu 17.dakikada Djiku'nun golü ile meyvesini verdi. Aslında tam farkı açmak için gerekli tüm ortamı yaratmışken, İrfancan Eğribayat'ın bir anlık hatası ile maç bir anda 1-1'e geldi. Golün ardından Fenerbahçe etkili oyununu sürdürse de ilk devrede eşitlik bozulmadı.
İkinci yarıda maçın en iyi isimlerinden olan, dünyaca ünlü forvet aynı zamanda ligin gol krallığı yarışının zirvedeki ismi Edin Dzeko İrfancan Kahveci'nin taç atışından yaptığı asistle skoru 2-1'e getirdi. Fenerbahçe alt yapısında A Takıma çıkacağı günün hayalini kurarak yetişen küçük Fenerbahçeli top toplayıcının, bu golde topu hemen İrfancan'a vererek çabucak oyunu hareketlendirmesini sağlaması hem futbolcular hem taraftarlarca takdir topladı.
Karşılaşmanın 70.dakikasında Tadic, sezonun belki de en güzel golüne imza attı. Kaleci Vedat'ın öne çıktığı pozisyonda orta sahada klas bir vuruş yapan Sırp yıldız çerçeveyi bularak tribünleri ayağa kaldırdı.
Maç içinde pek etkili olamayan Adana Demirspor, son anlara doğru Yusuf ile golü bularak durumu 3-2'ye getirse de, Fenerbahçe Szymanski'nin asistinde sonradan oyuna giren Serdar Dursun'un nefis kafa vuruşu ile maçın skorunu tayin etti. 4-2.
Fenerbahçe'de Rade Krunic ilk defa kusursuz bir futbol sergilerken, İsmail Yüksek'in yokluğunda o bölgeyi Miha Zajc ile birlikte domine etmeyi başardılar.
Tek tek isim saymaya gerek duymaksızın Fenerbahçeli oyuncuları tebrik ediyorum. Böylesine sıkıntılı bir zamanda, temiz bir futbol oynayarak net bir galibiyet aldılar.
Bir gün önce yapılan olağanüstü kongrede, Fenerbahçe camiası zor zamanların nasıl üstesinden gelinir, nasıl kenetlenilir bunun dersini bir kez daha tüm dünyaya verdiler. Fenerbahçe, kirlenmiş futbol ikliminde, devletin pek müdahaleye niyetinin olmadığını hissedince, yine kendi kendine çözüm arama yolunu seçti.
Süper Kupa'ya U19 takımı ile çıkma kararı veren Sarı Laciverliler, bana göre bu noktada yanlış bir karar verdiler. Halbuki kongrede Süper Kupa'yı hiç oynamayalım şeklinde bir karar alınması yönünde görüş birliği vardı. Bakalım kalan 4 günde neler olacak hep birlikte göreceğiz.
Ancak burada sorulması gereken en önemli soru şu;
Süper Kupa neden her zaman olduğu gibi geçtiğimiz Ağustos ayında oynanmadı? Neden oynanmadığını hepimiz biliyoruz. Bir camianın keyfine göre kararlar veren TFF, Türkiye'nin 100.yılında süper kupa finalinin oynanamamasına kadar varan bu süreçte sınıfta kalmıştır.
Lig kirlenmiş, hakemler vasatın altında yönetimleri ile hemen hemen her camianın tepksini çekiyor. FİFA kokartlı hakemin yumruk yiyor, aynı hakemin Trabzonspor - Fenerbahçe müsabakasında tribün olaylarına müsamaha göstererek büyük bir faciaya ön ayak oluyor. Tüm bu çerçeveye bakıldığında Türkiye Futbol Federasyonu başkanının istifa etmemesi ise işin karanlık boyutunu daha da karmaşık bir hale getiriyor.
Mehmet Büyükekşi bu sezon asıl görevini tamamlamadan görevini bırakmayacağı gayet açık. Tüm bu rezilliğe göz yuman herkes bu oyunun bir parçasıdır! Fenerbahçe bu parçaları atomlarına ayırana dek mücadelesini sürdürecektir. Yazımı William Shakespere'in III.Richard trajedisindeki şu bölümüyle tamamlamak istiyorum;
"Burada dönenleri görmemek için aptal olmak lazım. Ama gördüğünü söylemek için de yürek lazım! Bu kadar insan bu dolapları görüp susuyorsa, her şey olacağına varır bu soysuz dünyada..."