Ekrem İmamoğlu’nun Tutuklanması: Siyasi ve Ekonomik Etkileri

Yeni bir güne, yeni bir yazıyla merhaba! Yazdığımız her şey hakikat olsun diyelim ve söze başlayalım.

Abone Ol

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, Türkiye’de yeni bir siyasi kriz ihtimalini gündeme getirdi. Yetkililer, İmamoğlu’nun tutuklanma gerekçesi olarak hukuka aykırı şekilde kişisel verileri kaydetmek, rüşvet almak, kamu kurum veya kuruluşlarının ihalesine fesat karıştırmak ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak gibi suçlamaları öne sürerken, muhalefet ve uluslararası çevreler bu durumu siyasi bir hamle olarak değerlendiriyor.

Bu gelişme, İstanbul’da geniş çaplı protestolara yol açarken, muhalefet partileri kararı “demokrasiye ağır bir darbe” olarak nitelendiriyor. Avrupa Birliği ve ABD başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluş, Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve demokratik süreçlerin korunması gerektiğine vurgu yaparak gelişmeleri “endişeyle takip ettiklerini” belirtti.

Ancak bu kriz sadece siyasetle sınırlı kalmadı. Piyasalar anında tepki verdi; döviz kurları hızla yükseldi ve Borsa İstanbul sert düşüşler yaşadı. Türkiye ekonomisinin kırılgan yapısı göz önüne alındığında, bu tür siyasi gerilimlerin ekonomik dengeleri nasıl etkileyeceği kritik bir soru olarak öne çıkıyor.

Piyasalarda Şok Etkisi: Döviz Kurları Neden Fırladı?

İmamoğlu’nun tutuklanmasının hemen ardından piyasalarda büyük bir dalgalanma yaşandı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, 24 Mart 2025 itibarıyla dolar/TL kuru %0,71 artışla 38,00 TL’ye, euro/TL ise %0,16 yükselerek 41,08 TL seviyesine ulaştı.

Ekonomistler, bu yükselişin üç temel nedeni olduğunu belirtiyor:

• Siyasi Belirsizlik: Yatırımcılar, hukukun üstünlüğüne dair endişeler nedeniyle TL varlıklardan uzaklaşarak dövize yöneliyor.

• Rezerv Kaybı: TCMB’nin döviz rezervleri üzerindeki baskının artması, kur şoklarının önüne geçmeyi zorlaştırıyor.

• Swap Kanallarının Kapalı Olması: Londra swap piyasalarının kapalı tutulması, kur oynaklığını engellemek için daha fazla rezerv harcanmasını gerektirebilir.

Döviz kurlarındaki dalgalanmanın devam etmesi halinde enflasyonun yeniden yükselişe geçmesi ve tüketim harcamalarının daralması kaçınılmaz görünüyor.

Borsa İstanbul’da Sert Düşüş: Yatırımcılar Endişeli

Siyasi krizler genellikle borsa üzerinde ani ve sert etkiler yaratır. İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından başlayan satış dalgası 21 Mart’ta da devam etti. BIST 100 Endeksi, Cuma günü %7,81 düşüş kaydederek 9 bin puanın altını test etti ve haftayı 9.044,64 puandan kapattı.

“Endekse Bağlı Devre Kesici” sistemi, aşırı düşüş nedeniyle 19 Mart’ta iki kez, 22 Mart’ta ise yine iki kez devreye girdi. Özellikle bankacılık endeksinde haftalık kayıp %26’yı aşarak son yılların en sert düşüşlerinden biri olarak kayıtlara geçti.

Uzmanlar, Türkiye’ye yönelik yabancı sermaye girişlerinin yavaşlamasının, mevcut ekonomik modelin sürdürülebilirliğini zorlayabileceği konusunda uyarıyor. Hükümetin bu durumu yönetebilmesi için hem siyasi hem de ekonomik cephede güven artırıcı adımlar atması gerektiği belirtiliyor.

Merkez Bankası Ne Yapabilir? Faiz Artırımı Masada mı?

Ekonomi yönetimi, döviz kurlarındaki dalgalanmayı kontrol altına almak için çeşitli seçenekleri değerlendiriyor. Ancak mevcut durumda TCMB’nin önünde zor kararlar var:

• Faiz Artırımı: Yükselen döviz talebini baskılamak için faiz artırımı gündeme gelebilir. Ancak bu, ekonomik büyüme üzerinde frenleyici bir etki yaratabilir.

• Sermaye Kontrolleri: Dövize yönelen talebi sınırlamak için KKM benzeri mekanizmalar devreye alınabilir.

• Rezerv Kullanımı: TCMB, kur şoklarını önlemek için döviz rezervlerini kullanabilir. Ancak rezervlerin sınırlı olması nedeniyle bu politika uzun vadede sürdürülebilir olmayabilir.

Hükümetin atacağı adımlar, önümüzdeki süreçte piyasalardaki istikrarı doğrudan etkileyecek. Ancak ekonomi politikalarının, siyasi belirsizliklerden bağımsız şekilde yürütülmesi gerektiği de sıkça dile getiriliyor.

Sonuç: Türkiye’yi Nasıl Bir Süreç Bekliyor?

Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, Türkiye’de siyasi ve ekonomik dinamikleri doğrudan etkileyen bir gelişme oldu. Döviz kurlarındaki artış, piyasalardaki dalgalanma ve yatırımcı güveninin sarsılması, bu olayın sadece bir hukuki süreç değil, aynı zamanda ekonomik bir kırılma noktası olduğunu gösteriyor.

Önümüzdeki günlerde ekonomi yönetiminin atacağı adımlar kritik öneme sahip. Ancak en büyük soru şu: Bu süreç Türkiye’yi derinleşen bir siyasi-ekonomik krize mi sürükleyecek, yoksa hükümet riskleri minimize edecek bir yol mu bulacak?

Zaman gösterecek.

{ "vars": { "account": "G-BVBXRHTL2Y" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }