DEM PARTİ’YE AÇIK MEKTUP!

Sizinle ideolojimiz ve Kürtlük bilincimiz zıt olsa da, bir Kürt olarak hiçbir zaman size oy vermemiş biri olsam da, seçilmişliğinize saygım var…

Abone Ol

Anayasal temsiliyet hakkınızın her zaman korunmasını da diliyorum. Yarın partinizin kapatılması için referandum gibi bir şey olsa, oyum partinizin açık kalması yönünde olacaktır. 

Ve sizin temsil ettiğiniz sekiz milyona yakın bir seçmenin “sesi olma” çabalarını da anlıyorum. 

Eyvallah. 

Ama anlayamadığım, eleştirdiğim ve kızdığım bir şeyi, bin bir kez daha dile getirmek istiyorum:

Halk, size iradesini emanet etti ve şimdi siz de bu iradeyi Abdullah Öcalan olarak mı kabul ediyorsunuz?!

Öcalan yasa dışı silahlı bir grubun sözde temsilcisi ve sözde başrolü…

Ama hiçkimse Apo’ya, Kürtleri temsil etme hakkı vermemiş. Mesela ben, SEÇİLMEMİŞ ve kendisinin tanımıyla GADDAR birinin benim adıma konuşmasını istemem. İstemiyorum da…

Eee?! 

Öyleyse Kürt Sorunu’nun çözüm adresini Öcalan olarak göstermek, TBMM’deki temsiliyetinize yakışıyor mu?! 

Ahura Mazda aşkına… Allah aşkına… Yehova aşkına… Xwedê aşkına… Ya da hangi kutsal gücün mutlakiyetine inanıyorsanız, onun aşkına: Sandıkta seçilmişlerin, tabutların vesilesi olan birinden medet umması akıl ve vicdan iflası değil midir?! İnanamıyorum size!

Sizler seçilmişler olarak, neden halkı direkt muhatap aldırmayıp da 40 yılı aşkın süredir, halktan kopmuş birini ısrarla muhatap aldırmak istiyorsunuz?! 

Apo en son ne zaman bir kahvehanede çay içip sokağın nabzını tuttu? En son ne zaman sivil, sıradan, yasal bir vatandaş olarak kentleri, kasabaları dolaştı? En az 40 yıldır, her şeyden ve herkesten uzak. 

Kabul etseniz de etmeseniz de, çeyrek asırdır ada ve hapishane sendromunda yaşayan birinin toplumsal sağduyuya cevap vermesi mümkün müdür?!

Çözüm, Barış ya da Toplumsal Uzlaşı adı her neyse artık… Bunun için “Referandum yapılmalı,” deseydiniz anlardım… “Sağlıklı ve demokratik bir talep” derdim. 

Hadi size oy verenlerin de, sizin gibi bir isteği olduğunu varsayalım… Mümkün değil de, hadi öyle diyelim. Pekiyi, geriye kalan elli beş milyon seçmenin iradesi ve nefreti ne olacak?! Yani toplumda antipati oluşturan Apo’yu kahraman - kurtarıcı görmek hangi müflis aklın icadıdır, anlayamıyorum.

PKK mı size baskı yapıyor?!

Samimi soruyorum: Bu bir satranç oyunundaki aldatmaca mı yoksa cidden buna inanacak kadar saf mısınız?!

Öyle ya da böyle, haklı ya da haksız fark etmez… Seçilmiş tutuklularınız var?.. Mesela Selahattin Demirtaş. Neden “Demirtaş’a Özgürlük” demiyorsunuz da, seçilmemiş ve sevilmemiş birinin özgürlüğünün, tüm kesimlere özgürlük getireceğinin hayalindesiniz?!

Hayalci olmanızda sakınca yok, hayal kurmak duygu ve sanat işidir ama hayallerinizi, Kürtlerin Temel Hak ve Özgürlükleri noktasındaki hatta Türkiye’nin Huzuru diyeceğimiz bir aşamadaki konunun üstüne kurarsanız, bu en iyi niyetli ve en nazik tabirle “saçmalık” olur. 

Barış, Çözüm ya da Toplumsal Uzlaşı çağrınızı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne değil; PKK’ye ya da PKK’ya yapın lütfen! 

Selam, Umut, Sevgi ve Dua ile…

KMA..

{ "vars": { "account": "G-BVBXRHTL2Y" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }