ABD’nin saygın üniversitelerinden MIT’de öğretim üyesi olan Profesör Daron Acemoğlu, Türkiye’den Nobel Ödülü kazanan üçüncü isim olmayı başardı. İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, 2024 Nobel Ekonomi Ödülü’nü Acemoğlu, Simon Johnson ve James A. Robinson’a, ulusların refah toplumlarına dönüşümü üzerine yaptıkları çalışmalar nedeniyle verdi. Üç ekonomist, kurumların yapısının ülkelerin kalkınmasındaki belirleyici rolünü, farklı coğrafya ve ekonomik çeşitliliğe sahip ülkeler üzerinden kıyaslamalar yaparak ortaya koymuştu.
Nobel Komitesi’nin açıklamasında, “Hukukun üstünlüğünün zayıf olduğu toplumlar büyüme ya da gelişim gösteremez. Bu araştırmalar, bunun nedenini anlamamıza yardımcı oluyor” ifadelerine yer verildi. Acemoğlu ise ödül sonrası duygularını, “Bu çok büyük bir onur. Kariyeriniz boyunca hayalini kurduğunuz bir başarının çok daha ötesinde” diyerek dile getirdi.
Bu ödül vesilesiyle, Acemoğlu’nun “Dar Koridor” adlı eseri üzerine bazı düşüncelerimi paylaşmak isterim. Kitap yalnızca ekonomi değil; aynı zamanda psikoloji, sosyoloji ve siyaset gibi ekonomiyle iç içe geçmiş alanlara da önemli vurgu yapıyor.
Dar Koridor’un Ana Hatları ve Türkiye Gerçeği
Daron Acemoğlu ve James A. Robinson tarafından kaleme alınan Dar Koridor, devlet ve toplum arasındaki dengenin nasıl kurulması gerektiği üzerine odaklanıyor. Kitapta savunulan temel argüman, özgürlüklerin sürdürülebilmesi için güçlü bir devletin gerekli olduğu, ancak aynı zamanda toplumun da devleti denetleyebilmesi gerektiği yönünde. Bu hassas dengenin sağlanması, yazarların “dar bir koridor” olarak nitelendirdikleri ince ve zorlu bir denge gerektiriyor.
Türkiye, tarihsel olarak güçlü bir devlet geleneğine sahip bir ülkedir. Osmanlı İmparatorluğu’ndan devralınan merkeziyetçi yapı, Cumhuriyet döneminde de devam ettirilmiş ve devletin belirleyici rolü pek çok dönemde ön planda olmuştur. Ancak bu güçlü devlet yapısının, kimi zaman toplumsal özgürlüklerin gelişimini zorlaştırdığı da söylenebilir.
Özellikle çok partili siyasi hayata geçiş, askeri darbeler ve çeşitli siyasi dönüşümler, Türkiye’nin demokrasi yolculuğunda önemli dönüm noktaları olmuştur. Toplumun devleti denetleme ve denge mekanizmaları oluşturma çabaları, bazı dönemlerde başarılı olsa da, bu süreç her zaman kolay olmamıştır.
Daha Dengeli Bir İlerleyiş Mümkün Mü?
Acemoğlu ve Robinson’un dar koridor metaforu, bu denge arayışını anlamak için oldukça değerlidir. Güçlü bir devlet kadar güçlü bir toplum yapısının da gerekliliğine vurgu yapılıyor. Türkiye’de sivil toplumun zaman zaman öne çıkması, bu dengeyi sağlama yönünde atılmış önemli adımların göstergesidir. Ancak devletin güçlü merkezi yapısı, toplumsal denetim mekanizmalarının tam olarak işlemesini zaman zaman zorlaştırmaktadır.
Bununla birlikte, Türkiye’nin tarihsel olarak yaşadığı bu denge arayışının, özgürlükler ve demokrasinin gelişimine önemli katkıları olmuştur. Özellikle son yıllarda toplumun daha aktif ve taleplerini daha açık şekilde dile getirmesi, umut verici bir gelişimdir.
Gelecek İçin Umut Verici Bir Tablo
Kitapta, devletin fazla güçlenmesi durumunda otoriterleşme riskinin artabileceği, zayıf kaldığında ise anarşi tehlikesinin doğabileceği ifade ediliyor. Türkiye, bu dar koridorda ilerlerken zaman zaman dengeyi bulmakta zorlanmışsa da, demokrasiyi koruma iradesi her zaman varlığını sürdürmüştür.
Ekonomik eşitsizlik gibi sorunlar, bu denge arayışını daha karmaşık hale getirse de, toplumsal adalet ve refah politikalarına yönelik çabaların önemini göz ardı etmemek gerekir. Türkiye’nin güçlü devlet yapısı, aynı zamanda toplumun talepleri doğrultusunda adımlar atarak refahı artırma potansiyeline de sahiptir.
Sonuç Olarak
Dar Koridor, Türkiye’nin devlet-toplum dengesi açısından önemli dersler sunan bir eserdir. Türkiye’deki demokrasi ve özgürlük mücadelesi her ne kadar zorlu bir süreçten geçse de, ülke bu dar koridorda ilerleyebilme kapasitesine sahiptir. Güçlü devlet yapısının toplumsal denetim mekanizmalarıyla desteklenmesi, özgürlükler ve demokrasi açısından umut verici bir geleceğin anahtarıdır.
Bu bağlamda, Acemoğlu’nun Dar Koridor kitabı, Türkiye’nin siyasal ve toplumsal gelişmelerini daha iyi anlamak için bir rehber niteliği taşımaktadır.
Ekonomist
Sinem ÖZKAN