CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş ile görüşmesinin ardından, CHP Genel Merkezi'nde açıklama yaptı. Özel, 11 Haziran'da saat 16.00'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı genel merkezde ağırlayacaklarını belirterek, "Gün ve saat bu şekilde netleşmiş oldu. Kendilerini bekliyoruz. Aynı heyetlerle ikinci görüşmeyi gerçekleştireceğiz. İki siyasi partisinin genel başkanları nasıl oturması gerekiyorsa o şekilde Sayın Cumhurbaşkanını ağırlayacağız. Onun dışında herhangi bir şeyi müzakere etmeye gerek yok" dedi.
Özel, 31 Mart seçim sonuçlarının Cumhuriyet Halk Partisi'ni 47 yıl sonra birinci parti yaptığını hatırlatarak, "O günden bugüne de hiçbir anket yok ki Cumhuriyet Halk Partisi birinci parti olmasın ve Adalet ve Kalkınma Partisi ile arasındaki farkı seçim akşamından daha çok açmasın. Hal böyle olduğundan biz bir erken seçim çağrısı yapmıyoruz. Erken seçim kararını millet verir. Ben Cumhuriyet Halk Partisi'nin 127 milletvekiliyle erken seçim kararını alabilecek güçte zaten değilim. Olsa yarın alırım, öbür pazar iktidara gelirim. CHP, erken seçim istemez mi, evet ister ama erken seçim yapılabilmesi için bunun milletin gündemi olması ve vatandaşın istemesi gerekir. Şimdi siz 10 bin lira emekli maaşını değiştirmezseniz, çaya 17 lira taban fiyat verirseniz, daha dünkü görüşmelerde Gezi ile ilgili değerlendirmeleri yerel basın mensuplarıyla yapılan sohbette okuduk. Anayasa Mahkemesi ve AHİM kararlarına uymazsanız ve asgari ücrete zam yapmama gibi bir noktaya gelirseniz toplumun hangi kesimi sizden memnun olacak da devam edeceksiniz? O zaman erken seçim kaçınılmaz olur" diye konuştu.
'CHP'NİN ÇAĞRISI DEĞİL'
Özel, siyasette erken seçim konuşmanın mayına basmak olduğunu düşünmediklerini belirterek, "Hele hele 1'inci parti hiç böyle düşünmez ama oy oranınız sizi bir seçimden uzak tutuyorsa seçimi mayınlı saha olarak nitelendirirsiniz. CHP, yarın bir seçim yapılsa iktidara gelecek partidir, iktidar namzeti partidir. Ancak erken seçim meselesinde benim atfım CHP'nin çağrısı değil, hukuk tanımazlığın ve vatandaşın sesini duymamanın doğurabileceği sonuçlara ilişkindir. Sayın Cumhurbaşkanı gelecek, iadeyiziyarette bulunacak. Tüm konuları görüşeceğiz. Önemli olan görüşebilmek, önemli olan konuşabilmek. Siyasetçiler el sıkışmazsa birtakım vesayet odakları ellerini ovuşturmaya başlarlar. Siyasetçiler görüşmezse bazı gizli mahfiller de başka planlar yapılmaya başlar. Siyasetçiler görüşür, konuşur, tartışır, yarışır sandık gelir; vatandaş kazanır, Türkiye kazanır. O yüzden demokratik siyaset kanallarını açık tutmaya devam edeceğiz" dedi.
'NORMALLEŞMEDEN RAHATSIZ OLANLAR VAR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yumuşama süreci için kırmızı çizgileri olduğuna yönelik sözleri sorulan Özel, "Biz zaten bir yumuşamadan bahsetmiyoruz, vatandaşın canı bu kadar burnundayken muhalefeti yumuşatacağımızı kimse beklemesin. Ama bir normalleşmeden bahsediyoruz, müzakere de edebilmek, görüşebilmek, nezaket sınırlarını muhafaza edebilmek; eleştirmek ama hakaret etmemek. Ben vatandaşın bundan memnun olduğunu tüm değerlendirmelerde görüyorum. Yine bunun devamında birtakım konularda müzakere etmek, sonuç alınabilirse bunu vatandaşın kazanımına dönüştürmek, sonuç alınamazsa mücadeleye devam etmek. Normal olan budur. Yoksa siyasetçilerin birbiriyle çatıştıkları, adeta savaştıkları, küfürleştikleri, hakaret davalarının havalarda uçuştuğu bir siyasetin hiç kimseye, hiçbirimize, en çok da yoksulumuza, fakirimize, işsizliğimize, çiftçimize hiçbir faydası yok. O yüzden normalleşmeden rahatsız olanlar krizden ve gerilimden beslenenlerdir. Böyle partiler var; böyle partiler 'normalleşme olmasın' diye her fırsatta bize hakaret ediyorlar, saldırıyorlar ama biz sorumluluğumuzun farkındayız. Siyasete 31 Mart'ta seçmenin 1'inci parti olarak sırtımıza koyduğu yük ve sorumluluk onun sorunlarını gündemde tutmaktır. 2 aydır gündemi Özgür Özel belirlemiyor. 2 aydır gündemi Özgür Özel'in dile getirdiği halkın sorunları belirliyor, halkın sorunları konuşuluyor. Bunu yapmaya devam edeceğiz" diye yanıt verdi.
Özel, eski İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile Erdoğan'ın görüşmesine ilişkin "Siyasette uzun süre rekabet etmiş 2 kişinin birisi siyasetten ayrıldıysa onun bir ziyarette bulunması ve bir görüşme gerçekleştirmelerini tuhaf anlamlar yüklememek gerekir" dedi.
'HERHALDE KENDİ YARATTIKLARI HUKUKA UYUYOR'
Özel, Hakkari Belediye Başkanlığı'ndaki görevlendirmeyle ilgili tartışmalarla ilgili ise "Sayın Bahçeli'nin 'Milletin çıkarları gerekirse demokrasinin ve devletin önündedir. Milletin varlığı demokrasinin varlığının ve devletin varlığının önündedir' değerlendirmesi çok sorunlu. Millet vardır, eğer demokrasi varsa demokratik yönetilen bir devlet kurarsınız, o devleti demokrasiyle yönetirsiniz milletin yüzü güler. Yoksa milletin menfaatlerini bugün Sayın Bahçeli başka tarif eder, ben başka tarif ederim, bir başkası gelir bambaşka tarif eder, hepimiz tarumar oluruz. Bugün yetkiyi elinde bulunduranla aran iyi, 'Ayar veriyorum, yön veriyorum' diye milletin sesi olunmaz. Milletin sesi sandıktadır. Kime yetkiyi verirse milletin sesi o olur, ülkeyi öyle yönetir, demokrasiye bağlı kalarak, hukuk kuralları içerisinde. 'Hukuku çiğnedik milletin menfaati burada' diyemezsiniz, 'Anayasayı askıya aldık milletin menfaati burada' diyemezsiniz. Milletin menfaatlerinin nerede olduğuna, millet karar verir. Siyasetçiler kendilerine göre okuma yapamazlar. Sayın Erdoğan'ın da kanunu değil hukuku işletme lafında kanuna aykırı bir kararın kendilerince hukuki olduğunu değerlendiriyorlar. Kendi tarif ettikleri hukuk; 'Yani evet siz belediye başkan seçebilirsiniz ama biz istersek yönetirsiniz' demek kendi yarattıkları hukuka herhalde saray hukukuna uyuyor. Kanunun böyle olmadığını kendisi de dün ifade etti" diye konuştu. (DHA)