Berke Han; Cengiz Han’ın torunu, Cuci Han’ın oğlu, Batu Han’ın kardeşi olup büyük bir ihtimalle hükümdar olmadan önce Hârizm’de bulunduğu sıralarda müslümanlığı kabul etmiş ve 1256 yılı sonunda Altın Orda tahtına çıkmıştır.
Saltanatının ilk yıllarında batıda Galiçya’da ayaklanan Kral Daniel’in isyanı bastırılarak yeni inşa edilen kaleler yıktırıldı. Ardından Litvanya ve Polonya’nın istilâsına başlanarak Saint Domierz Kalesi tahrip edildi, Krakow Kalesi ile bazı kaleler ele geçirildi. Bu durum karşısında Kral Utangaç Boleslas Macaristan’a iltica etmek zorunda kaldı.
Diğer taraftan Rus Knezliği ile mevcut olan dostluk, vergi meselesinden dolayı meydana gelen ayaklanmalar sebebiyle bozuldu. 1259’da Novgorad Rostof, Suzdal ve Yaroslav gibi şehirlerdeki isyanlar derhal bastırıldı. Knez Yaroslav oğlu Aleksandr Berke Han’ın üstünlüğünü kabul etmek zorunda kaldı.
Berke Han, Bizans’a sığınmış olan Selçuklu Sultanı İzzeddin Keykâvus’un İmparator Mikhail VIII.Palaiologos’un emriyle Enez Kalesi’ne kapatılması üzerine bu devlete karşı da harekete geçti. İmparatorun bizzat kumanda ettiği kuvvetler, Bulgar Çarı Teş’in de yardımıyla bozguna uğratıldı. Cuci ailesinden Nogay, İzzeddin Keykavus ve ailesini kurtarıp Berke Hana gönderdi. Burada izzet ve ikram gören İzzeddin Keykavus, Orbay Hatun’la evlendirildi. Solhad ile Suğdak’ın gelirleri kendisine tahsis edildi.
Ceneviz kaynaklarında belirtildiğine göre İzzeddin Keykavus's Kefe’de bir de saray verilmişti. Altın Orda tehdidine karşı Bizans evlilik yolu ile Berke Han’a yaklaşmak istedi, saraya mensup Prenses Euphrosyne’yi zengin hediyelerle Nogay’a vererek akrabalık kurdu.
Berke Hanı yakından ilgilendiren asıl siyasî konu İlhanlılar idi. 1256’ya kadar büyük han adına birlikte hareket eden iki devlet, Hülâgû’nun Berke Han’a karşı cephe almasıyla rekabet içine girdi. Berke Han İlhanlılar’a karşı siyasî dengeyi sağlamak için Memlük Sultanı I.Baybars’a elçi göndererek İslâm ülkelerini istilâ ve halka zulmeden özellikle Bağdat'ı yakıp yıkan Hülâgû’ya karşı birlikte mücadele etmeyi teklif etti ve savaşı kazanırlarsa onun elindeki bütün toprakları alıp kendisine vereceğini bildirdi.
İlhanlılar’ın Azerbaycan’ı istilâ ederek sınırı Derbent’ten geçirmeleri ve topraklarındaki Altın Ordalı tüccarları öldürmeleri tarafları savaşa sürükledi. 1263’te meydana gelen savaşta Hülâgû ağır bir bozguna uğradı. Bu haber İslâm dünyasında büyük bir sevinç yarattı. Berke savaş alanında pek çok kişinin öldüğünü öğrenince, “Allah, Moğollar’ı Moğollar’ın kılıcı ile öldüren Hülâgû’yu utandırsın” diyerek üzüntüsünü belirtmiştir.
Hülâgû’nun 1265’te ölümü üzerine yerine geçen Abaka Han da Berke Hana karşı aynı siyaseti devam ettirdi. Aynı yıl Kür nehri sahilinde İlhanlılar ile Altın Orda kuvvetleri karşı karşıya geldiler. Irmağın her iki tarafındaki kuvvetler bir müddet savaş nizamında beklediler. Berke Tiflis tarafına giderek nehri geçtikten sonra İlhanlılar’a saldırmayı düşünüyordu. Ancak ömrü buna yetmedi; 1266’da vefat etti. Berke’nin cenazesi töre gereğince başşehir Saray’a götürüldü ve burada toprağa verildi. Oğlu olmadığı için yerine Batu’nun torunu Mengü Timur han ilân edildi.
Tarihe ilk müslüman Altın Orda hükümdarı olarak geçen Berke Han, İslâmiyet’i daha yeğenleri zamanında kabul etmiş ve Sertak Han ile de bu yüzden anlaşmazlığa düşmüştü. İslâmiyet’i kabulünde Şeyh Necmeddîn-i Kübrâ’nın halifelerinden Seyfeddin Bâharzî’nin büyük rolü olmuştu. Saray şehrinin kurulmasından sonra Türkistan’la ticarî münasebetler artmış ve bunun sonucu İslâmiyet süratle yayılmıştır.
Cûzcânî ve Cüveynî’nin yazdıklarından anlaşıldığına göre Berke yasa ve şeriatı birlikte uygulamış, her iki sistemin ruhuna bütün samimiyetiyle bağlı kalmıştır. Kur’ân-ı Kerîm öğretmek üzere okullar açtırmış, Saray’da imam ve müezzinler bulundurmuş ve âlimleri himaye etmiştir.
Berke Han zamanında en parlak devrini yaşayan Altın Orda Moğolistan’daki büyük kağanlıktan ayrılmış ve tamamen bağımsız bir devlet olmuştur. Onun kendi adına sikke bastırması da bunu göstermektedir.
İslam'la sonradan şereflenen ve büyük hizmetleri bulunan Berke Hanı vefatının senei devriyesinde rahmetle yâd ediyoruz (الفاتحه)
Selam ve duâ ile...
Av. Mustafa TAŞBAŞI
Araştırmacı Yazar