Birkaç hafta sonra doğrudan ilk 11'de yer alacak olan yeni santraforumuz En-Nesyri’yi saymazsak, stoper tandeminde Djiku veya Çağlar ile oynaması gereken Becao ve sakat olan Fred dışında, takım neredeyse ideal 11’i ile sahadaydı diyebiliriz.
Mourinho, son maçtan ders almış olacak ki, Tadić’i forvet arkasında 10 numara pozisyonunda oynattı. Solda Saint-Maximin, sağda ise İrfan Can tercihi doğruydu. Defansif orta sahada İsmail ile Szymanski'yi tercih etmesi de yerinde bir karardı.
Adana Demirspor kötü oynamadı; ellerinden geleni yaptılar. Transfer tahtasının kapalı olması ve takviye yapamamaları, kalede 16 yaşındaki genç Deniz'in oynaması hepimizde bir sempati oluşturdu.
Fenerbahçe, ilk golü Džeko ile bulduktan sonra bence net bir penaltısı verilmedi. Bu pozisyonda VAR müdahale edebilirdi ama etmedi. Skor 2-0 olsa, Fenerbahçe arayı açacaktı fakat hakem takdir hakkını rakipten yana kullandı ve Adana Demirspor oyunda kaldı. Hakem Atilla Karaoğlan, ısrarla futbolcularımızın ve Mourinho'nun üzerine oynadı. Mourinho'ya neden sarı kart gösterildiğini anlayabilmiş değilim. Sonraki haftalara dikkat! MOU’yu kızdırmak istiyor olabilirler!
Jayden Oosterwolde sol bek oynayabilirken, takımda 3 tane as stoper varken neden stoper oynatıldı? Mourinho'nun "vardır bir bildiği" diyelim. Ayrıca, taraftarın hissiyatına kulak verip Krunić’i yedek bırakması doğru ve akılcı bir karardı.
Adana Demirspor gayet güzel mücadele etti; yürekli oyunlarına saygı duymamız gerekiyor. Özellikle Gravillon, Maestro ve Muanza dikkat çekti. Yusuf Sarı ise oyunda kaldığı süre boyunca ayaklarından çok çenesini konuşturdu ve gergindi.
El Nesyri oyuna girdikten sonra 2-3 pozisyon buldu ve kaçırdı. Bunları ısınma olarak görebiliriz; ancak Salı akşamı Lille maçında gerçek En-Nesyri’yi bekliyoruz ki ona çok ihtiyacımız olacak.
Bartuğ Elmas oyuna girince Tadić sola, Szymański ise gerçek yerine geçti. Son dakikalarda Mourinho, Ferdi'yi alkışlatmak için oyundan aldı, Mert Müldür sağ beke geçti, sol beke ise Çağlar girince Jayden sağa kaydı.
İrfan Can'daki hırsı, takıma olan bağlılığı ve inancı görünce Fenerbahçelilik ruhumuz kabarıyor. Zira İrfan Can Kahveci bu takımın "gerçek ruhudur". Oğuz Aydın ise kalan 4 dakikada topla buluştu ve bir asist yaptı; ondan çok umutluyuz. Mourinho, nasıl yapar bilemem ama Oğuz'a ilk 11’de olmasa bile daha fazla süre vermeli; bu çocuğun kumaşı iyi.
Sonuç olarak, Fenerbahçe çok iyi oynamasa da 90 dakika boyunca iyi mücadele ederek Lille gibi önemli bir Şampiyonlar Ligi maçı öncesinde 3 puanı hanesine yazmayı başardı. Üstelik ne penaltı golü ne de ofsayt şaibeli bir golle değil, hak ederek kazandı. Tebrikler Fenerbahçe! Şimdi düşünsün Lille. Salı gecesi 50 bin taraftar stadyumda, en az 50 milyon ise ekran başında tek yürek, tek bilek hepimiz beraberiz. Avrupa'da galibiyeti mağlubiyetine eşit olan tek Türk takımına hem ülke puanı hem de onur ve gurur için destek vereceğiz.