AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, bir dizi ziyaret ve toplantılara katılmak üzere Elazığ'a geldi. Partililer tarafından Elazığ Havalimanı'nda karşılanan Yazıcı, AK Parti İl Başkanlığı'nda düzenlenen 'Genişletilmiş Teşkilat Toplantısı'na katıldı. Toplantıda ayrıca Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, AK Parti İl Başkanı Şerafettin Yıldırım, Kadın ve Gençlik Kolları başkanları ile teşkilat üyeleri ve partililer yer aldı. Burada konuşan Yazıcı, AK Parti'nin 11 milyondan fazla üyesinin olduğunu belirterek, "Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, milletin hukukunu korumak ve insanlarımızın yaşam standartlarını yükseltmek amacıyla bir araya gelen güçlü bir siyasi kadro oluşturduk. Teşkilat yapımız hem dikey hem de yatay düzeyde değerlendirildiğinde, Türkiye'de ve dünya genelinde ilk sıralarda yer alacak bir güçtedir. 11 milyondan fazla üyesi bulunan partimiz, 14 Kasım 2002 tarihinden itibaren milletin desteğiyle tek başına iktidara gelmiş ve her seçimde yeni bir sloganla hizmet etmeye devam etmiştir. Türkiye'de şu anda yaklaşık 150 parti bulunmakta; bunlardan bazıları Meclis'te temsil edilirken bazıları ise grup oluşturma yetkisine sahiptir. Durmaksızın milletimize hizmet etme yolunda kararlılıkla ilerliyoruz" diye konuştu.
'EN GÜÇLÜ SESİ YÜKSELTEN ÜLKE, TÜRKİYE'DİR'
Orta Doğu'da büyük bir insanlık dramının yaşandığını, bu duruma en güçlü sesi Türkiye'nin çıkardığını ifade eden Yazıcı, "Bizim için yaşama hakkı, Londra'da neyse Bağdat'ta da odur; New York'ta neyse Şam'da da. Bu kavramlara atfettiğimiz önem, özneye, zamana veya mekana göre değişmez. Ancak bazıları bu değerleri değiştirmeye çalışıyor. Bugün, Orta Doğu'da büyük bir insanlık dramı yaşanıyor. İnsanlık değerlerini hiçe sayan ve terörist amaçlı faaliyetlerde bulunan devlet uygulamalarıyla karşı karşıyayız. Dünya, maalesef insan hakları ihlallerine karşı kayıtsız kalmakta ve her yıl yayınladığı raporlarla bazı devletlerin insan hakları konusundaki ilerlemelerini değerlendirmektedir. Ancak bu devletler, faşizm ve ırkçılık sergileyen, soykırım suçları işleyen ve savaş suçlusu olarak nitelendirilebilecek eylemler gerçekleştiren terör devletlerinin yanında durarak, bu duruma göz yummaktadır. Bu durum son derece endişe verici. Ancak bu olumsuzluklara karşı en güçlü sesi yükselten ülke, Türkiye'dir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, insanlığın değerlerine ve kazanımlarına vurgu yaparak, dünyaya önemli bir çağrıda bulundu. Bu konuşma, hepimizi gururlandırdı ve Türkiye'nin tarihi misyonunu bir kez daha hatırlattı. Osmanlı milleti ve devleti, yönetimi altındaki ülkelerde asimilasyon politikalarına başvurmamış, savaş hukuku çerçevesinde bile kötü muamelede bulunmamıştır. Türkiye, dünya coğrafyasının önemli bir noktasında, Asya, Avrupa ve Afrika'nın kesişiminde yer alan bir merkez ülke konumundadır. Bu coğrafi konum, Türkiye'nin stratejik üstünlüğünü pekiştirmektedir. Ancak, bu avantajı ileriye taşımak için liderlik de büyük bir önem taşımaktadır. Türkiye, bu liderliği bulmuş ve bu liderliğin simgesi Recep Tayyip Erdoğan olmuştur. Cumhurbaşkanımıza hem iç hem dış çevrelerden yöneltilen eleştirilerin temel nedenlerinden biri, Türkiye'nin coğrafi stratejik avantajını liderliği ve vizyonuyla daha anlamlı hale getiren performansıdır" dedi.
'MUHALEFET PARTİLERİ SADECE SÖZ ÜRETİYOR'
2026'da Türkiye'de enflasyonun tek haneli rakamlara düşmesinin hedeflendiğini ifade eden Yazıcı, "Türkiye'nin en önemli sorunları arasında enflasyon ve hayat pahalılığı öne çıkmaktadır. Bu konular, hükümetin günlük ajanda önceliklerinden biridir. Bu alanda görevli tüm ekipler çalışmalarını sürdürmektedir. Devam eden bu çalışmaların olumlu sonuçlar vermeye başladığını da hep birlikte gözlemliyoruz. İnşallah Türkiye'nin bu sorununu da kısa zamanda çözeceğiz. İlgili arkadaşlarımızın belirttiğine göre, umarız 2025 yılında enflasyonu yüzde 20 seviyelerine düşürebiliriz. 2026'da ise tek haneli rakamlara ulaşmayı hedefliyoruz. Arkadaşlarımız bu durumu ifade ediyorlar. Siyaset, değerler üzerinden değil, projeler ve siyasi rekabet üzerinden şekillenir. Türkiye'nin çok partili demokratik yapısında, siyasi partiler hem iktidar hem de muhalefet olarak demokrasinin temel unsurlarıdır. İnsan ister ki muhalefetteki partiler, en azından donanımlı ve vizyoner bir şekilde Türkiye'nin sorunlarına çözüm önerileri sunabilsinler ve bu önerileri rekabet ortamında tartışabilsinler. Ancak maalesef böyle bir muhalefet mevcut değil. AK Parti, kendi icraatlarıyla yarışırken, muhalefet partileri genellikle sadece söz üretiyor. Bazıları iş yaparken, diğerleri sadece konuşuyor. Bu nedenle, sadece laf üretmekle siyaset yapılamayacağını vurgulamak istiyorum" diye konuştu. (DHA)